Oydu, buydu… Sonunda sezon başladı.

Benim görüşüme göre belki de 4 büyük olarak en kısır transferleri yapan takımlar Trabzonspor ve Beşiktaş’tı. İşte bu iki takım sezonun ilk maçında karşı karşıya geldi. Maç başlar başlamaz ilk 20 dakikada iki takımada bakıldığında Trabzonspor, mücadele yönünde, kazanma arzusu yönünde, Beşiktaş’tan bir adım daha öndeydi. Daha doğrusu Trabzonspor’un ilk 11’inde oynayan oyuncular bu mücadele içerisindeyken konuk takımın kadrosu gerek fizik üstünlüğüyle bir de daha derli toplu olarak 1 puana razıyken dün akşam sahamızdan 3-1 galip ayrılmasını bilen takımdı.

Hemen belirtmek isterim ki bu maçta hiçbir Trabzonsporlu futbolcuya söyleyecek sözüm yoktur. Çünkü takımın yüzde 80’inin taşıyacak olduğu yük 50 kiloyken bizler bu rakip karşısında onlardan daha üstünü 100 kilo yük taşımalarını istedik ve de arzu ettik.

Olmadı... Zaten olmazdı da.

Bu yana dönüldüğünde, evet arkadaşlar Trabzonspor yönetimine söylenecek çok şeyler vardır. Kimse kimseyi kandırmasın. Taraftarın taraftarı kandıracak hali yoktur. Gerçek spor yorumcusunun da yalan konuşacak hali yoktur. Hiçbir yönetim spor kamuoyuna ‘yok efendim Sörloth idmana gelmedi. Dediği günde Trabzon’da olmadı. Noter tespiti yaptırdık’ gibi söylemlerle taraftarın karşısına çıkmaz. Açık yüreklilikle yönetim ‘RB Leipzig ile anlaştık lakin ortada Sörloth’un mukavelesinin olduğu kulüple henüz anlaşamadık onun için orda kal dedik. Yani Sörloth’u sattık’ diyebilmelidir.

Şimdi dün akşamki maçta Sörloth olsaydı ne olurdu dersek, bir futbolcu bir takımın kaderini belirlemede etkin olabilir. Lakin Sörloth, bir Ronaldo veya Messi değildir! Ne olabilirdi? İlk 25 dakikada Trabzonspor oyundan kopmadan maça devam ederken rakibin defansı öne çıkamazdı, belki onla bir gol bulabilirdik Trabzonspor’un orta sahası ve defansı onun oyunda olmasıyla belki yüzde 15 daha iyi olabilirdi. Bunlar varsayım.

İşte rakip bir gelir golü bulur, yarın da yönetimin cevabı hazırdır. Lakin anlamı yoktur. İstifanın anlamı vardır ki; eğer bu yönetim elindeki bu takımı yarışmacı olarak düşünmüşse olmadı arkadaşlar olmadı. Madem Novak gitti yerine kimi aldınız? Yani bir sol bek düşüneceksiniz. Şimdi sana bir sol bek lazım mı lazım. Bulacaksınız. En büyük handikap ön libero ve stoper. İyi veya kötü onu da alacaksınız. İşte ilk maç işte görüntünüz. Hepsini bir kenara bırakalım, elinizde olanları tutamadıktan sonra, şampiyonluğu altın tepsiyle rakibe verirken gıkınız çıkmazken bugünleri düşünecektiniz. Şampiyonlar ligine katılmanın sonrasında UEFA’da oynamanın getirisini götürüsünü düşünemezken ne iş yapardınız? UEFA Trabzonspor’u Avrupa’dan men ederken suçlu taraftar mıydı? Bizler miydik? Veyahut UEFA mıydı? Bilmiyor muydunuz? Bilmiyorduk diyorsanız eğer Önder Bülbüloğlu’nun istifasına bakınız. Yani garp cephesinde değişen bir şey yok. Elinizden gelen buysa, bu istifa sabahı beklemez. İleriyi düşünmek hepimizin zorunluluğudur. Çünkü bugünlerin toplamı yarınlar içindir. Bu takım TFF 1.Lig’de şampiyon olur mu? Belki olur, lakin benim gördüğüm Trabzonspor kulübü yönetimi kızgın çöllerde kendini kaybetmiş bir nehir gibidir. Haberleri yok ki büyük piramidin ardında çise yağıyor! Hiç kimse kendi hayatını, kendi background şekillendirmek için Trabzonspor’un üzerinden hayallere kapılmasın. Bu şartlarda bu skor bana zor geldi. Ben üzüldüm yönetim üzülmesin. Ama bilsinler ki bu istifa sabahı beklemez.