Bu hayatta bazı kadınların tercih hakkı olmuyor. Sadece seçeneklerden birini kabullenmek zorunda kalıyorlar. 

Hepsi bu.

Ve kadına sunulan seçenekler birbirinden berbat ise hangisine yöneldiğinin bir önemi yok.

Bu ülkede kadın erkek eşit değil, çünkü hayata karşı bir sınav içindeyse insan, emin olun ki kadın ve erkek farklı sınavlara tabi tutuluyor.

Doğumundan itibaren varlığını ispatlamaya çalışan kadınlarımızın önüne bir test sınavı koyuyor ve seç diyoruz.

Erkeğin ise önüne yazılı kâğıdını bırakıyoruz. Ve tek bir soru soruyoruz, ne istersin?

Peki, aynı şartlarda kadına ne sunuyoruz?

Seçenekleri kendimiz belirlediğimiz ve hiç bir şekilde kendine başka bir şans tanımadığımız birden fazla seçeneği önüne koyup kabul et diyoruz. Birini kabul et ve bitsin.

Sonuç; yanlış seçimlerinden dolayı onu yargılıyoruz. 

Emin olun ki kadının sınavına kendimizi tabi tutsak ben oynamıyorum der sınavı terk ederdik.

Ama tanrı parçası ile yaratılan kadınlarımız dünyanın bütün acısını içinde biriktirip, mutlu olmanın değil mutlu etmenin bir yolu arıyorlar. Bıkmadan, usanmadan, yorulmadan bu çivisi çıkmış dünyayı daha iyi yapmanın huzurunu arıyorlar.

Katil kim?

Kardeş, abi, baba, kuzen, sevgili, koca, çocuk.

Size itiraf ediyorum ki katil hepimizin içinden geçen biri.

Ve biz bunu görmemek ve bilmemek için elimizden geleni fazlasıyla yapıp susuyoruz. Bu ülkede kadın cinayetlerini fazlaca paylaşınca bir şeyler değişir düşüncesinde olan ahmaklara sesleniyorum. Sosyal medya işgalcileri olarak sadece kuru gürültü yapıp içinizdeki soytarıyı eğlendirmek için sirke katılıyorsunuz.

Kadınlarımız için gerçek mücadele edenler hayatın içinde onları gören, kabul eden, değer veren, dinleyen, anlayan, onlara söz veren, hak veren, kıymet veren, onları seven ama bu yaptıklarını sessizce olması gerektiği gibi yapan baba, kardeş, abi, kuzen, sevgili, koca gibi insanlardır.

Ama hep özünde iyi insanlardır.