Tokmaklar sesidir kapıların,

Kim geldi kim?

Erkek geldi; tak, 

Kadın geldi; tak tak.

Mahrem namahrem.

Lakin gelen; illa muhabbet, illa Muhammet. 

***

Müze kapılarından biri, ziyaretçilerini bu anlamlı davetle karşılıyor. 

Ben de yazıma bu yaklaşımla giriş yapmak istedim:

Tak tak tak, Malazgirt’teyiz.

Anadolu’nun kapılarının önündeyiz.

Coğrafyayı vatan edinme görevindeyiz.

***

Tak tak tak, izindeyiz. 

Kaybettiğimiz değerlerin peşindeyiz.

Kenan Yavuz Müzesi’ndeyiz. 

***

Bayburt-Beşpınar Köyü’nde neyin peşindeyiz?

Utanarak söylüyorum ki yitik kültürümüzün izlerinin peşindeyiz.

“Bunda utanılacak ne var?” dediğinizi duyar gibiyim.

İşte açıklıyorum: İş insanı Kenan Yavuz’un doğup büyüdüğü Beşpınar Köyü’nde kurduğu, Etnografya Müzesi EMF (Avrupa Müze Forumu) tarafından düzenlenen “Avrupa’da Yılın En İyi Müzesi Ödülleri Yarışması’nda” 2021 Silletto Ödülü’nü (Eşsiz atmosferi yaratıcı sunumlarıyla ziyaretçilerini etkileyen, eğitim ve sosyal alanlarda sorumluluk üstlenen müzelere verilen ana ödül) almaya hak kazandı.

Ve biz; ancak, bu ödül haberinden sonra Kenan Yavuz Etnografya Müzesi’nin farkına varabildik.

***

Türkiye’de müzecilik kültürü ne yazık ki beklenen seviyelerin çok gerisindedir. Özellikle kişisel müzecilik en zayıf alanımızdır.

Bölgemiz yakın zamanda iki kişisel müze girişimi ile tanıştı. 

Biri Uzungöl’de Dursun Ali İnan Müzesi.

Diğeri de Bayburt’ un Bayraklar Köyü’ndeki Baksı Müzesi.

İkisini de şükran duygularımla gezmiş ve etkilenmiştim.

***

Ama Kenan Yavuz Müzesi başka, zira o bir Etnografya Müzesi.

Toplam 15 bin metrekare üzerine kurulmuş “Budunbetim” alanı. (Yöre halkının töre ve alışkanlıklarının, yaratmış oldukları özgün birikimlerinin ve dinsel-kültürel özelliklerinin sunulduğu alan.)

***

Kapılardan gözünüzü alabilirseniz, diğer kültür unsurlarını solumaya başlayabilişiniz. Zira kapılar Matruşka gibi, bir kapıyı açtığınızda diğer tarihi kapı sizi kendine çekiyor. 

Türk kültüründe kapıların önemi bu alanda özenle sunulmuş.

Kapılar geçmişe açılıyor ve içeriye davet ediyor sizi.

***

Budunbetim alanındaki bütün yapılarda, çevre kültür mirasına saygı duyularak taş kullanılmış. Ancak kullanılan taşların tamamının geçmişi var. Bana göre müzenin etkileyici taraflarından biri de bu. Yıkılmış, terk edilmiş evlerin ya da duvarların ölüme terk edilmiş taşları toplanarak müzenin yerleşkesi yapılmış. 

Yani her duvar taşının hikâyesi var.

Ölümden kurtarılmışlar adeta.

***

Her adımda her nefesimde Türk kültürünü soludum. Zira müze kültürel mirasın taşıyıcılığı görevini başarıyla yerine getiriyor.

Her alanı hayranlıkla izledim ve tabi ki kahrolarak.

Kahroldum çünkü popüler kültür gözlerimizin önünde özgün değerlerimizi gömdü ve bizi de seyirci kıldı. 

***

Kenan Yavuz’un “kültürel vefa” duygusu kendi köyünde, 6. pınar olarak çağlamaya başlamış. 
Var olsun. 

Ekonomik gücünü, Türk kültürünü yeniden canlandırmaya adamış, sağ olsun.

Gezin, görün, yaşayın.

Çünkü yaşayan bir müze de olacaksınız; “yaşayan ve yaşatan.”

Ama mutlak kütüphanesinde soluklanın.

Kütüphane ne kadar da canlı. Hiç okumazsanız bile, şöyle kitap isimlerini gözden geçirin yeter. 
Ve varsa, “şapkanızı çıkartın.”

***

Kenan Yavuz Müzesi’nin bölgemizin sosyo-ekonomik  ve sosyo-kültürel varlığına ciddi katkılar sağlayacağından eminim.

Ama en önemlisi Türk kültürünün gelecek kuşaklara aktarılmasında canlı bir övünç alanı olacak.

Kutluyorum.