Birkaç gün önce ramazan ayının son cuma gecesinde İsrail hukuk tanımaz acımasız bir devlet olduğunu bir kez daha göstererek işgal ettiği Doğu Kudüs’te bulunan Müslümanların ilk kıblesi Mescid-i Aksa’da namaz kılanlara saldırdı. Ardından Filistin’den gelen karşılıklarla olaylar büyüdü ve kısa süre içerisinde savaş ortamına geçildi.

İsrail’in bu saldırısına Müslüman bir ülke olarak Türkiye’den sert tepki geldi. Siyasî iktidar ve muhalefet partileri, çeşitli STK’lar ve toplumun büyük kesimi İsrail’in yaptıklarına haklı olarak karşı çıktı. Peki, Filistin’de Müslümanlara yapılan zulme bu denli hassas olan Türkiye neden din kardeşi ve bundan da öte soydaşı olan Uygur Türkleri için aynı üst perdeden tepki gösteremiyor. Farklı iki coğrafyada da Müslümanlara karşı sistematik şekilde uygulanan işgal, terör, zulüm ve katliam aynı değil mi?

1948 yılında kurulduktan hemen sonra İsrail Kudüs’ün batı topraklarını işgal ederek ele geçirmiştir. 1949 yılında ise Çin Halk Cumhuriyeti Doğu Türkistan’ı işgal ederek bölgeyi ilhak etmiştir. Filistin coğrafyasında Müslümanlara karşı İsrail Devleti’nin zulmü başlarken, Doğu Türkistan coğrafyasında da Uygur Türkleri Çin mezalimi altında ezilmeye başlamıştır. İsrail Filistinli Müslümanların kanını dökerek karış karış Kudüs’ün doğusunu da işgal ederken, Çin de Uygur Türklerinin millî ve dinî bilincini ortadan kaldırmak için akıl almaz asimile ve zulüm politikaları yürütmüştür. Filistinli Müslümanlar İsrail’in zulmüne karşı İntifada hareketiyle tepki göstermiş, Doğu Türkistanlı Türkler Gulca ve Urumçi ayaklanmalarıyla dünyanın dikkatini yaşadıkları zulme çekmeye çalışmışsa da Çin bu ayaklanmaları katliamla bastırmıştır. Bugün Kudüs’ün tamamı “arz-ı mev’ûd” denilerek haklı gerekçelere dayanmadan İsrail’in başkenti yapılmaya çalışılırken; Doğu Türkistan’da da Uygur Türklerinin canları toplama kamplarında alınmakta, namusları Çin Devleti tarafından evlerine zorla yerleştirilen Çinli “kardeş” erkeklerce kirletilmektedir.

Hâl böyle iken Kudüs’te yaşanılanlara karşı devletin en üst perdesinden İsrail’e tepki sesleri yükselirken neden aynı ses Doğu Türkistan için Çin’e yükselmemektedir!

İsrail’e yönelik uluslararası bir baskı oluşturmak maksadıyla diplomasi trafiğine başlayan Türk devlet yetkilileri neden benzer bir diplomasiyi Çin’e karşı da yürütmemektedir!

Türkiye’nin Filistin meselesiyle alâkalı bugün belirgin kırmızıçizgisi varken neden Doğu Türkistan davası için de bir kırmızıçizgi hattı oluşturulamamaktadır!

Filistinli Müslümanların uğradığı zulüm nedeniyle camilerde selâlar okunup, dualar edilirken Uygurların ismi neden cami hoparlörlerinden duyulmamaktadır!

İsrail’in işgali altındaki Kudüs için semaya kalkan eller neden Çin’in işgali altındaki Doğu Türkistan için de kalkmamaktadır!

Temennimiz gerek devlet ekâbirinde gerekse toplumda Doğu Türkistan davasının da tıpkı Filistin meselesi gibi aynı hassasiyetle karşılanmasıdır. İsrail’e gösterilen tepkinin benzer şekilde Çin’e karşı da ifade edilmesidir.

Filistin’e sahip çıkıp Doğu Türkistan’ı görmezden gelmek millî ve dinî kaidelere uygun düşmeyen bir davranıştır. Doğu Türkistan bizlere Filistin’den uzak değildir, olmamalıdır!