Genel anlamda küresel ısınma, atmosferdeki sera gazı etkisi yapan gazların miktarındaki artışlardan kaynaklanır. Ancak asıl sebep bu gazların miktarını neyin artırdığıdır. 

Günümüzde enerji üretimi ağırlıklı olarak fosil kaynaklı yakıtlardan üretilmektedir. Doğal gaz ve kömür. Ekonomik olarak gelişimini tamamlamış ülkeler yenilenebilir enerji kaynakları kullanarak fosil kaynakların tüketimini azaltmaya çalışmaktadırlar ancak, sanayileşmiş ülkeler yine de bu kaynakları kullanmaktan geri kalmıyorlar. Küresel ısınmanın sebeplerini bu temeller üzerinde çeşitlendirmek mümkün.  

Kısaca bahsetmek gerekirse küresel ısınmanın başlangıcı, sanayi devriminin tamamlandığı dönem yani 1800’lü yılların ortaları olarak kabul edilir. Sanayide gerekli enerji fosil yakıtlarla karşılanmış, neticede bu yakıtlardan çok fazlaca karbondioksit salınmıştır. Peki sanayileşmeden önce atmosfere karbondioksit salınmıyor muydu? Evet, atmosfere karbondioksit salınıyordu ancak, Dünya üzerindeki yeşil yapraklı bitkiler bunun üstesinden gelecek durumdaydı. Yıllar içerisinde artan nüfus ile yerleşim yerleri açmak için ormanlık alanlar azaltıldı, diğer yandan tüketilen enerji miktarı ve bununla bağlantılı olarak karbondioksit salınımı miktarı arttı. Sonuçta birbiriyle bağlantılı olarak, nüfus, artan talep ve artan karbondioksit miktarından bahsedilebilir. Devamında küresel ısınma baş gösterip buzulların erimesine sebep olmuş, metan salınımı artmış ve ısınma daha da hızlanmıştır. 

Ne yazık ki mevcut Dünya düzeninde, tüketimin artırılması teşvik edilmektedir. Ülke ekonomileri ancak tüketim oldukça, diğer bir deyişle ekonomik büyüme oldukça ayakta kalabilirler. Tüketim, daha fazla üretimi teşvik eder ve üretim için de enerji gereklidir. Enerji ihtiyacı olduğunda da ilk akla fosil kaynaklar gelir. 

Sonuç olarak küresel ısınma önümüzde büyük bir tehdit olarak durmakta. Gelecek 50 yıl içerisinde gerçekleşmesi muhtemel 1,5 derecelik küresel ortalama sıcaklık artışı, Dünya’yı geri dönülmez bir yola sokmak üzere. Küresel ısınmanın etkileri ve önlenmesi gelecek yazıların konusu. Ancak şunu söyleyebilirim, küresel ısınmayı durdurmak, geri dönüşü olmayan yola girmeden önce alınacak tedbirlere bağlı. Bu tedbirler ise, öncelikle tüm Dünya bireylerinin alışkanlıkları ve hükümet programlarıyla mümkün görünmektedir. 

Bilinmelidir ki geri dönüşü olmayan yola girmeden önceki son çıkıştayız.