Sen Anlat Karadeniz dizisi…

Reytingleri alt üst edip haftalarca tahta otursalar da bazı bölümlerdeki eksikleri görmemezlikten gelemeyiz. Tamam, takdir ediyor hatta destekliyoruz lakin bazen ‘bu kadar da olmaz’ dediğimiz anlar oluyor.

Mesela, ilk bölümlerde Tahir ve Nefes denize atlıyor, sırılsıklam çıkmaları gerekirken nasıl oluyor da sudan üstleri kuru bir şekilde çıkıyorlar. Yine benzer şekilde geçtiğimiz haftalarda çukurda üstleri çamurlanan ikilinin, sonrasında üstlerinin bir anda temizlenmiş olması hayret verici bir durumdu. Ve bu hafta karşımıza çıkan hastane önündeki silah sahnesi ise tamamen komediydi.

Arkadaş! Silah patlıyor ama her ne hikmetse kimse tepki vermiyor. Hadi her şey bir kenara insan irkilmede mi irkilmez? Arka planda doktor, hemşire, vatandaş sanki hiçbir şey olmamışçasına yürümeye devam ediyor. Tamam, burası Trabzon! Tamam ama o kadar da değil… Ha bu arada bazı sahnelerdeki görünen kameraları atlamış değilim.

Osman Sınav imzalı bir dizide böyle amatörce eksikliklerin olması hiç hoş değil.

***

Esma’nın avukat bürosundaki iş ilanları bakma sahnesinde Nefes yerel gazetelere bakmak isterken, Esma hanım ‘internetten bakalım’ diyor. Yahu bu kadın Trabzon’da yaşayacak. Mantık olarak Trabzon’daki iş ilanlarına bakması lazım. Yerel gazeteler dururken, internetten bakmak da neyin nesi? Burada yerel gazeteler bir nevi es geçilmiş.

***

Bölüme ufak ufak değinecek olursak,
Dağdevirenlere göre Nefes ‘İstanbul yosması’, Vedat ise ‘Mülayim’ bir adam. Haa işte tam da size layık bir benzetme. Herkes onlara kol kanat gererken siz nefret kusuyorsunuz. Kaleliler ve Dağdevirenler aileleri maşallah iki cephe gibi. Ama şansınız yok Cemil abi, sonunda iyiler mutlaka kazanır.

Asiye gerçekleri milletin yüzüne vurmaya devam ediyor. Bir yandan da Mustafa’ya çektiriyor. Yiğit’i Vedat’a teslim etmesinden beri aralarında soğuk rüzgâr esiyor. Vicdanı her ne kadar içini kemirse de son pişmanlık fayda etmiyor.


Tahir ve Nefes aşkı ise tam gaz devam ediyor. Gecenin bir yarısı Osman Hoca’nın kapısına dayanmak da neyin nesi Deli Tahir? Uzak durmalıyız diyen de, ayrı duramayan da siz.

Bırak önü açık kalsın, bırak üşüsün, bırak hasta olsun. Bu kadar titrersen üstüne nasıl kopartacaksın kendini ondan.

Şükürler olsun Nefes’in elindeki alçı çıktı. Tek elle çalışmaya alışan Nefes, doğal olarak çift el kullanımında bocaladı. Başına gelen her yeni olay ona geçmişten bir şeyler hatırlatsa da, o hep gelecek için mücadele ediyor.

Her şey yolunda gidecek değil tabi. İhale için para bulan Mustafa, bir yandan vicdanı ile uğraşırken, bir yandan da Cemil ve Vedat’ın oyununa maruz kalıyor.

Hem paradan olan hem de Vedat’a borçlanan Mustafa bakalım bu işin içinden nasıl çıkacak?

Keşke bu kadarla kalsa… Yiğit’in her şeyi anlatmasının ardından Tahir’in elinden nasıl kurtulacağı ise Mustafa için ayrı bir sıkıntı…