Çevirmen ve şair Sebahattin Eyüboğlu: Depoya hapsedildi.

Eğitimci ve ilahiyatçı İbrahim Cudi Efendi: Depoya hapsedildi.

Romancı, tarihçi ve şair Hasan İzzettin Dinamo: Depoya hapsedildi.

“Kara Afrika’ya hayat veren Türk” olarak anılan bilim adamı Dr. Celalettin Algan: Depoya hapsedildi.

Şehitler Anıtı var, kaderine terk edilmiş.

Trabzonlu sporcu büstleri var, bakımsızlıktan bitap düşmüş.

Trabzon Müzesi var, içi tarihten uzak, dışı çöp konteyneri görünümlü.

Ayasofya var, freksleri ve yeşili zor kurtardık.

Sümela Manastırı var, hala kapalı.

Vazelon var, yolunu kimse bilmez.

Santa harabeleri var, sırkanlık dolu.

Becerip simgemiz Kemençe Heykelimizi tekrar yerine dikmeyi beceremedik.

Trabzonlu Şair-Yazar Serkan Türk eski Opera Binası’na atıfta bulunarak sosyal medya hesabından bir ileti paylaştı. Sunay Akın Opera Binası fotoğrafının altına yazdığı, “Bu kültür ve estetiğin temsilcisi olabilecek birikime sahip bir yönetici ne yazık ki yok Trabzon’da!” cümlesi ne kadar yanlış ki Büyükşehir Belediye başkanımız tarafından parmak sallandı kendisine.

Kültürümüze, tarihimize ne kadar sahip çıkabildik de bu şehirde kusuru eleştirenlerde aramaya başladık.

“Hayırlı olsun.” telefonu almak ya da almamak Trabzonlu sanatçılar için bir kıstas mıdır sayın Başkanım?

Kentimiz belediyemizin sponsorluğundaki etkinliklerde milli tarihe iftira atan Mustafa Armağan’ı da gördü, Kurtuluş Savaşı kahramanlarından yerli Kazım Karabekir’e iftira atan Ahmet Şimşirligil’i de gördü.

Hikayesi tarihimize kazandırılan Ertuğrul Fırkateyni’nden, ilk bilim dergisini yayınlayan Mehmet Münif Paşa’dan geçiyor yerlilik ve millilik.

“Beysin! Bundan sonra öfke bize; uysallık sana... Güceniklik bize; gönül almak sana... Suçlamak bize; katlanmak sana... Âcizlik bize, yanılgı bize; hoş görmek sana... Geçimsizlikler, çatışmalar, uyumsuzluklar, anlaşmazlıklar bize; adâlet sana...” der Şeyh Edebali.

Vesselam.