Koronavirüs patlak verdiğinde, herkesin kalbini kazanmıştı.

Sözü net, duruşu vakurdu.

Hatta ve hatta, “Parti kursa oy veririm.” diyeni bile vardı.

Şimdi ise açıkladığı resmi sayılar kamuoyuna güven vermiyor, şüpheye düşürüyor.

Meslek örgütleri ile işbirliği yapılamıyor.

Kendinden olmayan belediyelerin sağlık seferberliğindeki mücadele çabaları ötekileştiriliyor.

Tüm ülkede yeterli bir karantina uygulamaya sokulamıyor.

Grip aşısı konusunda bile kriz yaşanıyor.

Bu sıkıntılar uzar gider ama sözün özü; Sağlık Bakanı Dr. Fahrettin Koca, “Nereden nereye?” dedirtiyor.

EĞER AHMAK DEĞİLSEK...
Trabzon için sağlıkçılar oktav yükseltti ve artık bas bas bağırıyor.

Şehirde pandeminin üssünü yöneten Başhekim Prof. Dr. Süleyman Türedi diyor ki: “Hastanelerin sınırları zorlanıyor, kritik sınır aşıldığında bizim de elimizden gelen hiçbir şey olamayacak. Bu ciddi uyarılarımıza kulak vermeyenler lütfen sonra neden diye sormasın, keşke diye hayıflanmasın. Artık tehlikeli sınır aşıldı, aşılıyor.

Henüz kış yeni geliyor, lütfen diyorum. Asla hastaneler bu salgını önleyemez, salgını hastane öncesi tedbirler önleyebilir.”

Hani, “Lafın tamamı ahmağa söylenir.” denir ya, ahmak değilsek bu uyarılara dikkat edelim.

ZAM
Pandeminin ortasındayız.

Esnaf darda, vatandaş zorda.

Kimi maaşını eksik alıyor, kimi ise işsiz kalmış durumda.

Ayın sonu nasıl gelir konusunda muhasebede yüksek ihtisas yapacak seviyede herkes.

Durum böyle iken görmezden geldik, suyu zamladık.

Zamma tabii ki ihtiyaç duyulabilir lakin o zaman bu zaman değildir.

ONLARI DA UNUTMAYALIM
Kendi sağlığımızın derdine düşmüşken sokaktaki canları da unutmamak gerek.

Yeniden evlere çekilmeye başladığımızdan sahipsizliğe terk etmeyelim onları.

Malum; kış da kendini gösteriyor.

Her kapının önüne bir kap su ve yemek bırakmak çok da zor olmasa gerek.

Yapalım bu işi.