Sevgim bencil değil,
Sevdiğim on binler.
On binler sevgilim,
Sevgilim öğrencilerim.

Sevgim şartlı değil,
Sevdiğim derslikler. 
Derslikler nefesim,
Nefesim öğrencilerim.

Sevgim belirsiz değil,
Sevdiğim çiçekler.
Çiçekler öğrencim,
Öğrenciler yüreğim.

***

Altmışlı yıllarda başlayan ilkokul öğrenciliğim.

***

21. yüzyılda devam eden öğretmenliğim.
Ve kısa bir özet.
Selam olsun altmışlı yıllara.
Ne servis vardı, ne de özel araba.
Ama inanın çok güzeldi yürüyerek varmak okula.
Önlüğümüz siyah, yakalığımız beyazdı.
Hepimiz eşitlenirdik okul yolunda,
Çünkü “herkes beyaz yakalıydı.”
Ve herkesin okulu aynıydı.
Her köyde tüten üç beş baca,
Ve okul bayrağı dalgalanırdı yanında.
Andımız, İstiklal Marşımız ve tarifsiz saygımız,
Bizi hep canlı tutardı öğrenme aşkımız.
Ve yoksulu, yetimi, köylüyü kucaklayan
Yatılı okullarımız…

***

Ve öğretmenlerimiz…
Sevgi ve saygı tahtlarımızın sahibi
Özendiklerimiz.

***

Ve 21. Yüzyılda, bilgi çağında;
Servis ayağımızın altında ve eğitimin hizmetinde özel araçlar.
Yürümeyi unuttu bütün çocuklar.
Formalar tarih oldu, Kıyafetler son moda.
Her köyde tüten onlarca baca,
Hasret kalmış bayrağa ve okula.
Eğitimde fırsat eşitliği; “Beyaz yakalılar beyaz okula.”
Nitelikli okul, niteliksiz okul tanımlaması geçti kayıtlara.
Sınandı bütün modeller, sınanarak gençler.
Posof Lisesi’nden, İstanbul Erkek Lisesi’ne
Umutla girilen sınavlar.
İmkanlar, özel hocalar ve aparılan sorular!
Terk edilen yatılı okullar, önü açılan özel okullar,
Bilgi çağında düşülen karanlıklar…

***

Ve öğretmenlerimiz…
Sevgi ve saygı tahtlarını
Özleyenlerimiz…