Bu bir futbol… lakin orta alan lazım.

Bu bir savaş! Köprü lazım.

Yani geçişlerin olmadığı yerde hiçbir şey kazanma lüksü yok. Trabzonspor, Fenerbahçe maçında ilk yarı elinden geldiğini yaptı. Elinden gelen buydu ama ilerisinde handikaplar vardı. Daha doğrusu ilk yarı bizim yarı sahamızda ne kadar pozisyon üretmiş ise biz de Fenerbahçe sahasında o denli pozisyon ürettik. Fenerbahçe bizim alanımıza ne kadar varyasyon yaparak kalemiz önünü gelmişse biz de Fenerbahçe’nin sahasında o kadar varyasyon yaparak rakip kalede göründük. Hatta bir adım önde ondan daha farklı olarak organize ataklarla geliştirdiğimiz pozisyonları da kaybettik. Yani ilk yarı başa baş bir futbol içerisinde Trabzonspor’un kaybetmiş olduğu Başakşehir maçına nazaran daha derli toplu kazanma arzusuyla birlikte mücadelesini gördük. Lakin ikinci yarı başlar başlamaz Trabzonspor orta sahası oyuna katkı sunabilseydi daha farklı bir sonuçla bu sahadan ayrılabilirdik. Fenerbahçe ikinci yarı bambaşka bir başlangıç yapmış olsa da Fenerbahçe’ye bu başlangıcı biz yaptırdık.

Hakeme bakıldığında her futbolcu gibi biz de Cüneyt Çakır’dan korkuyorduk. Çünkü yıllar içerisinde Çakır’ı tanıyorduk. Yani rakibe beyaz güller Trabzonspor’a dikenli saplar hesabıdır.

Fenerbahçe’yi kenarda hocası idare ediyor, sahada da Cüneyt Çakır idare ediyor.

Evet, bütün sporseverler diyebilir ki faul oldu diye gol mü yemek lazım! Trabzonspor’un yediği ilk golün öncesinde yapılan faul görünmez. Trabzonspor atağında Fenerbahçe kalesinin önünde Abdülkadir Ömür’e yapılan faul neyin nesi sorulmaz. Yani tüm hakemler Trabzonspor’a karşı yaklaşımları o kadar acı ki bir tebessümü dahi esirgerler. Zira düzen böyle kurulmuş.

Bu yana bakıldığında kadro derinliği var mı bizde? Yok. Saha içerisindeki futbolcuları yönlendirebilecek teknik adamın bir sağ kolu, kaptan var mı? yok.

Şimdi geliyoruz defansa, bu tür maçlarda tecrübe, tecrübe yine tecrübe… ben teknik adam olsam ne kadar da benim sağbekim formsuz olsa bile ben Pereira’yı yine oynatırdım. Eğer gücü yetmiyorsa onu görür ikinci yarı Serkan’ı oynatırdım. Bu maçlar Serkan falan işi değil. Evet, gençlerimizdir tabi ki oynayacaklar. Ne olursa olsun futbolda, o kadar enteresan işler yaşanmıştır ki 2-1 mağlupken 3 golde altı pasta topa çıkmayan Uğurcan’a çok görürüm. Dünyada bir futbol terimi vardır. 6 pas her zaman kaleciye aittir. Liberoya, stopere sormadan kayıtsız çıkacak. O alan ona aittir. Sonucunda derli toplu olmayan Fenerbahçe’yi derledik topladık, umutlarını arttırdık, gel gel dedik, bizi yen dedik o da geldi yendi. Söylenecek en son söz şudur ki; sarsıntı geçirdiğimiz Başakşehir maçından daha üst seviyede kazanma arzusuyla beraber daha iyi mücadele ettik. Bence kendimizi eleştirmemiz lazım. Önümüz kış kar yağacak. Trabzonspor’un Noel babaya ihtiyacı yok. Trabzonspor Newton ile karlar düşmeden vedalaşması elzemdir.