Ülkemizde kadına şiddetin, kadın cinayetlerinin önüne geçilemiyor. Türkiye’yi hangi gelişmişlik seviyesiyle hangi millî ve dinî değer ölçüsüyle açıklarsak açıklayalım kadınlar dövülmeye ve öldürülmeye devam ediyor. Kadına yönelik şiddet ve cinayet vakalarının faillerinin ideolojik görüşlerinin ön plana çıkarılması, kadın savunusunun yalnızca feminizm boyutuyla işlerlik kazandırılmaya çalışılması, kadınlara yönelik şiddet ve aile içi şiddetin önlenmesi ve bunlarla mücadele edilmesi hakkında Avrupa Konseyi tarafından hazırlanan İstanbul Sözleşmesi’nin içeriğine dair siyasî partilerin farklı görüş belirtmesiyle olay iktidar-muhalefet ilişkisine dönüştürülüyor. Kadının hakkı ve hukuku çözüm odaklı değil, siyaset malzemesi olarak tartışılıyor. 

Osmanlı tarihinde siyasî ilişkiler bağlamında kadının gündeme getirilmesi II. Abdülhamid döneminde görülmektedir. Siyasî muhalefeti temsil eden Jön Türkler Osmanlı’da II. Abdülhamid iktidarına karşı aktivist kadın hareketi yaratma girişiminde bulunmuşlardır. 1789 Fransız İhtilâli’nde kadınların ön planda olmasından etkilenen Jön Türkler de Osmanlı’da mevcut iktidarı yıkacak toplumsal bir isyanın öncülüğünü Osmanlı kadınlarının yapabileceğini düşünmüşlerdir. Bu maksatla da çıkardıkları gazetelerde II. Abdülhamid aleyhine ayaklanmak üzere kadınlara çağrılarda bulunmuşlardır. 

Jön Türkler İslâmî kurallar çerçevesinde teminat altına alınmasına karşın II. Abdülhamid’in kendi otoriter iktidarının devamı için kadınların haklarını engellediği ve bu nedenle Osmanlı Müslüman kadınlarının çağdaşı Avrupa kadınına göre çok geride kaldığı tezini ileri sürmüştür. Jön Türklere göre kadınlar başta eğitim olmak üzere haklarına sahip çıkmalı ve hukuklarını öğrenmelidir. Oysa II. Abdülhamid Kanûn-i Esâsî’yi ortadan kaldırarak birçok toplumsal hakla beraber kadınların haklarını da engellemiştir. Kadınların haklarına yeniden kavuşabilmesiyse ancak Abdülhamidî rejimin yıkılmasıyla gerçekleşebilecektir. Bu tür söylemleri dile getiren Jön Türkler Avrupa kamuoyuna da muhalefetlerinin bir yönünün Osmanlı kadınının haklarının savunuculuğunu üstlenmek olduğunu açıklamıştır.  Jön Türkler ayrıca Avrupa’daki uluslararası feminist örgütlerle de temas kurarak desteklerini almaya çalışmıştır. 

Jön Türklerin Osmanlı kadınlarına yönelik bu tür çağrılarında bekledikleri ihtilâl emarelerinin Osmanlı toplumunda görülmemesi etkendir. II. Abdülhamid’e karşı sivil isyanın başlamaması üzerine Jön Türkler kadınların hareketin öncülüğünü yapmasını istemektedir. Söylemlerine göre II. Abdülhamid de özellikle kadınların böyle bir ihtilâle yol açmalarından endişelenmektedir. Fransız İhtilâli’nde Bastille Kalesi’nin ele geçirilmesi gibi kadınların ortak bir amaç hâlinde birleşip Yıldız Sarayı’na yönelmesiyle erkekler de onlara katılacak ve saray basılıp II. Abdülhamid tahttan indirilecektir. Aktivist kadın hareketiyle devlet ve vatan sürüklendiği yok oluştan kurtulacaktır.  

Jön Türklerin yaratmaya çalıştıkları kadın hareketi II. Abdülhamid’in hal’ edilmesinde etkili olamamışsa da kadın haklarının gündeme getirilip savunulmasıyla Jön Türklük fikrine mensup kadınların öncülüğünde II. Meşrutiyet döneminde birçok kadın derneği açılmıştır. Aydın kadın profilinin ortaya çıkışı Cumhuriyet döneminde kadınlara verilen haklar yönünde kazanım sağlarken Türkiye’de feminizmin gelişmesine de ön ayak olmuştur.