Edebiyat dünyası içinde kendi zamanının ötesine geçerek klasikleşmiş birçok kalem var. Zamana, yıllara, yüzyıllara, nesillere meydan okuyan birçok yapıt… Örneğin ülkemizdeki bazı yayınevlerinin “Aşk ve Gurur” bazılarının da “Gurur ve Önyargı” ismiyle yayınladığı Jane Austen’in romanı da bunlardan biridir. 2013 yılında 200.yılını devirişi özel etkinliklerle kutlanan bu yapıt, birçok otorite tarafından 100 şaheser arasında gösterilir. Ülkemiz dâhil birçok ülkede defalarca diziye ve sinemaya uyarlanmıştır. Hala çok satanlar listesine girmeyi başaran bu yapıt tartışmasız bir edebi klasiktir. 

Peki, yüzyıllara meydan okuyan bu roman,  günümüz yazarlarının birinin elinden çıkmış olsaydı? Veyahut kitabın yazarı Jane Austin günümüzde yaşıyor olsaydı ne olurdu? Romanı benzer bir ilgiyi görür müydü? 

David Lassman adlı bir yazar “Özgürlük Tapınağı” isimli kitabını yayınlatmak için birçok yayınevine başvuruda bulunur. Ancak bir türlü olumlu geri dönüş alamaz. Derin bir hayal kırıklığı yaşar. Bunun üzerine ülkesinin en önemli yazarlarından olan Jane Austin’in günümüzde yaşaydı bir yayıncı bulup bulamayacağını merak eder. Ve 2007 yılında “Aşk ve Gurur” kitabının ilk iki bölümünü başka bir yazar adıyla imzalayarak yayıncılara göndermeye karar verir. 

Romanın sadece ana karakterlerinin adını ve yer adlarını değiştirir. Örneğin “Bennet” olan karakterin ismini “Barnett”;  “Weatherfield” olan yerin ismini “Netherfield” yapar. Kitabın adını da “İlk İzlenimler” olarak değiştirip tam 18 büyük yayıncıya gönderir.

David Lassman yayınevlerinin kendisini sahtekârlıkla suçlayacağını düşünmüştü. Ancak yayıncılardan biri hariç kimse kitabın Aşk ve Gurur’un kopyası olduğunu anlamaz. İşin ilginç olan diğer tarafı da yayınevlerinin yüzyıllardır satan bu romanı tanımamasının yanında yayınlamak için de yeterli görmemesiydi. Üstelik her yıl çok satanlar listesinde olan “Aşk ve Gurur” kitabının yayıncısı bile kitabı yayınlamaya değer bulmamıştı. 

Edebiyat dünyasında başyapıtların reddedilişi bir ilk değil. Yıllardır en çok okunan ve satılan kitaplar arasında olan George Orwell’in Hayvan Çiftliği kitabı da “Hayvanların çiftliği ele geçirip yönettiği ipe sapa gelmez bir fabl” denerek reddedilmişti. 

Tüm zamanların en çok okunan kitaplarından olan “Rüzgâr Gibi Geçti” ise “Kimse iç savaşı anlatan bir kitabı okumaz.” denerek geri çevrilmişti. Bir, beş, on değil elli kere reddedilen “Olasılıksız” kitabı ise uzun bir dönem tüm dünyada en çok satılan kitap unvanını kimselere kaptırmamıştı. “Tavuk Suyuna Çorba” kitabı ise yüz kırk kere reddedilmiş olmasına rağmen raflarda yerini alınca yaklaşık 90 milyon okuyucuya ulaşmayı başarmıştı.    

David Lassman, yaptığı bu çalışmadan cesaret almış olacak ki daha sonradan kendi kitaplarını yayınlatmayı başarabildi. Bir eserin, fikrin, çalışmanın değeri tam olarak nasıl belirlenir? Yetkin gördüğümüz kişiler ne kadar yetkin? Tarih, gömmek için üzerine toprak atılan nice eserin zamanla filizlenip koca bir çınara dönüştüğü örneklerle dolu. Avucunuzdaki merhemin hangi derdin dermanı olduğunu kim bilebilir ki?