Hani derler ya “devlet memuru kadar dürüsttür” Yıllarca devlet ve milletine hizmet yapmış bir Türkiye Cumhuriyeti vatandaşı olarak şahsen ben bu sözü çok değerli buluyorum. Öyle ya Devlet müşahhas bir kavram değildir, ağzı, dili, burnu kolu yoktur! Bütün bu organların görevini devlet adına her seviyede görev yapan devlet memurları yapar. Nasıl vücudumuzdaki bu organlardan biri ya da bir kaçı arızalanıp, görev yapamaz duruma geldiğinde, insan için hayat çekilmez bir hal alır, devletin yönetiminde bulunan memurları da; doğru ve dürüst hizmet yapmaz iseler aynı durum devlet için söz konusu olur. Onun için insan için sağlık ne kadar önemliyse, devlet için de, kendi hizmetinde çalıştırdığı memurların dürüst olması o kadar önemlidir. Bu da yetmez; aynı zamanda bu dürüst memurların haksızlığa uğratılmaması, ödüllendirilmesi yerine, siyasi mülahazalar ile cezalandırılmaması esastır. Eğer devlet yönetiminde, ehliyet ve liyakat esas alınmaz, adalet hâkim kılınmazsa sonuç her zaman yıkıcı olur!

İşte bunlardan bir örnek sizlere; Recep Sabah isimli bir kamu çalışanımız. Vatanseverliğine, dürüstlüğüne, çalışkanlığına, tarafsızlığına, devlet ve milletine sadakat ve saygısına her zaman kefil olabileceğimiz değerli bir devlet memurudur. Onu tanıyanların bu yazdıklarımın eksik bile kaldığını söyleyeceğine inanıyorum. Kendisi aynı zamanda Ülkücü bir kardeşimizdir. Ancak, iş hayatında asla fikri tercihlerini ortaya koymayacak kadar da şahsiyetli bir insandır. Ama gelin görün ki bu dürüstlük abidesi kardeşimizin çalışma hayatı boyunca başına gelmeyen kalmamış!

1979 yılında mesleğe öğretmen olarak başlayan Recep Sabah, 1990 yılında Trabzon Yurt-Kur Bölge Müdür Yardımcılığı’na, ardından da, Sürmene Yurt-Kur Müdürlüğü’ne atanır. Çalışkanlığı ve adil yönetimi ile herkesin takdirini ve beğenisini kazanan Recep Sabah, sadece FETÖ’cuların isteklerini yerine getirmediği için hedef olur ve oradan 2012 yılında kanunsuzca Ardahan’a sürgün edilir. Ardından, mahkeme kararı ile görevine iade edilmesine rağmen, o dönemin bütün idarecileri gibi araştırma kadrosuna atanır. Bununla da yetinilmez, hemen ardından hedef kişiyi bunaltıp görevinden istifa ettirmek için tayinini önce Vakfıkebir’e yaparlar. Burada da belli bir süre kalan Recep Sabah oradan da Tonya’ya sürgün edilir. Tonya’da da güzel çalışmalar yapan Recep Sabah biraz daha zorlansın diye bu sefer Ordu iline tayin edilir. Burada da belli bir süre kaldıktan sonra tekrar Trabzon İl emrine verilen Recep Sabah, artık bundan sonra bana bir şey yapmazlar, bu kadar haksızlığa uğradım, devlet ve milletime karşı bir eksikliğim yok, aksine bütün gayretim, vatan ve milletimin kalkınması içindir derken yepyeni bir gelişme ile karşılaşır ve artık bu kadarına da sizlerde pes dersiniz diye düşünüyorum! Siyasal anlamda oluşturulan ittifak ruhuna da aykırı olan bu yaklaşımı akli selim insanlar için anlamak mümkün de değildir! Bize göre; kamu oyununda haklı tepkisine yol açan bu ve benzeri uygulamaları “kraldan çok, kralcılar” yapmaktadırlar. Ancak bedelini siyasal iktidarlar ödüyorlar!

Baskı yap, ürküt, korkut, takip et, ısrar et metotlarının hepsine Recep Sabah’a karşı uygulayan kör bir bürokratik zihniyet bu sefer Recep Sabah’ı, Trabzon’dan alıp, tabiri caizse yeni bir sürgüne tabi tutarak, Samsun İl müdürlüğü emrine, harcırahsız ve yolluksuz olarak tayin ederler!

Bu yazıyı okuyan okuyucularımız ben inanıyorum ki, bu kadar da olmaz diye içlerinden feryat ediyorlardır. Sormak lazım bu kör bürokratik zihniyete: Recep Sabah daha ne yapsın? Suçu var mı? Hakkında açılmış bir soruşturma ve ardından aldığı bir ceza var mı? Görevinde başarısız mı? Arsızlığı, hırsızlığı, ırsızlığı var mı? Olmadığını herkes gibi sizlerde bilmektesiniz! O zaman kamuoyu merak ediyor ve soruyor; neden bu değerli devlet memuruna, bunca mağduriyeti yaşatıyorsunuz?

Dürüst insanlara sahip çıkalım, onları mağdur etmeyelim.