Dünyanın gündemi koronavirüsün neden olduğu salgın olmaya devam ediyor. Bazı iyi temenni ve öneriler haricinde maalesef henüz somut bir çözüm veya çıkış yolu görünmüyor. Günümüz insanı karşılaştığı sorunlar karşısında çözüm olarak teknolojik ürünleri, ilaçları ve gerekirse silahları üretti ve gerektiğinde uyguladı. Hatta karşılaştığı her sorunu agresifliği ile yenebileceğini sandı. Kendisini doğanın ve dünyanın efendisi olduğu fikrine o kadar çok alıştırdı ki bazen en doğru yaklaşımın ve akılcı mücadele şeklinin uzak durmak, geri çekilmek olabileceğini anlayamadı, anlayamıyor.

Özellikle batı ülkelerine baktığımızda insanların kendilerini izole etmeleri ve sokağa çıkmamaları yönündeki önerileri yeterince dinlemedikleri görülüyor. Batı insanı gerekli şekilde davranmadı ve kendini yeterince izole etmedi, şimdi çok acı bir tablo içinde kıvranıyor. Batılı yöneticiler insanlarına yeterli miktarda maddi destek vereceklerini ve para kazanmak zorunda kalmayacaklarını söylediler ve sadece sokağa çıkılmamasını istediler.

Buna rağmen insanların önerilere yeterince uymaması ve sosyal yaşantılarını yeterince kısıtlamamaları salgının artıp yerleşmesine yol açtı. Bu noktada batı medeniyetinin yapı taşı olan batı insanının zihniyetini ve farkındalığını sorgulamak gerekir. Devletleri onları evlerinde bakacağını, sadece sokağa çıkmamalarını istediğini söylüyor, onlarsa bu şartlarda bile hala sokaklarda egolarının peşinde. İtalya gibi ülkeler durumu idrak etti ama çok geç. Türkiye’de durum biraz farklı. Bazı gözlemciler vatandaşlarımıza vaat edilen sübvansiyonların diğer dünya devletlerinin yanında devede kulak kadar kaldığı halde izolasyonun daha başarılı olduğunu söylüyor. Bu durum insanımızın başarısıdır. Son bir haftada ülkemizde günlük tespit edilen vaka sayısının günlük yapılan test sayısına oranına bakarsak salgının yayılımının küçük oynamalar olmakla beraber bir plato şeklinde ilerlediğini gösteriyor. Demek ki yayılımda bir ivme yok. Bu umut verici bir durumdur. Gerekli radikal tedbirleri almak için henüz geç olmadığı görülüyor. Mevcut veriler para kazanmak mecburiyetinde olup mecburen sokağa çıkan insanlarımızı saymazsak geri kalan insanlarımızın çoğunluğunun izolasyona uyduğunu gösteriyor.

En azından bu konuda insan bilinci ve kalitesi olarak yurdum insanının Avrupa ve Amerikalı insanlardan ilerde olduğunu net olarak söyleyebiliriz. Ülkemizdeki günlük yapılan test, tespit edilen yeni vaka ve vefat eden insanlarımızın sayısını ve bazı oranları iyi okumak gerekiyor. Kısacası okuduğumuz sayısal verilerde yurdum insanı “Evet bu salgın ile mücadelede benim bazı eksiklerim var. Bir kısım idrak sorunu olan kesim haricinde elimden geleni yapıyorum. Fakat evimi geçindirmek için, faturalarımı ödeyebilmek için sokağa çıkmak zorundayım. Aç kalmak en az virüs kadar korkutucu benim için. Bana devlet olarak geçinebileceğim asgari desteği sağlarsanız ve idrak sorunu olan o kesimi engellemek için bir süreliğine sokağa çıkma yasağı ilan ederseniz bu işi el birliğiyle iki üç haftada tamamen atlatırız” diyor.

Ülkemizdeki ücretlilerin %43’ü asgari ücretle geçiniyor. Bu konuda Avrupa’daki en yüksek oran bizde maalesef. Bu insanlar kasiyer, temizlik işçisi, kurye gibi en kilit noktada hizmet veren insanlar. Neredeyse toplumun yarısına yakınını kapsayan asgari ücretle çalışan bu insanların bir birikimi yok. Günlük ihtiyaçlarını temin edebilmek için, aç kalmamak için her gün çalışmak zorunda olan insanlar. Bu insanların sokağa çıkmamaları demek bir gün sonra yiyecek ekmeklerinin olmaması demek. Henüz salgının ülkemizde ivme kazanmadığını göz önüne alırsak dışarı çıkmak zorunda olan bu emekçi kesimin maddi olarak desteklenip ardından genel sokağa çıkma yasağının ilan edilip uygulanması çok mantıklı ve doğru bir yaklaşım olacaktır. Bu sayede salgının yayılımı aşağı yönde kırılır ve kısa zamanda düze çıkabiliriz.

İnsanlarımızın çabası ve elimizdeki sayılar ve oranlar iyi okunmalı. İyi okunamayıp gerekli radikal tedbirler alınmazsa korkarım şu anda yatay seyir gösteren yayılım yukarıya doğru ivme kazanacak. İnsanlarımızı suçlama kolaycılığı yapılmamalı ve bir an önce gerekli tedbirler en radikal şekilde alınmalıdır.