“Sen benim kim olduğumu biliyor musun?” diyerek geçti karşıma. Ne yalan söyleyeyim önce endişelendim. Hafızasını mı yitirdi acaba, düşüncesiyle kaygılandım. Ne zaman ki ben şuyum, ben buyum gibi hastalıklı cümleler gelmeye başladı, işte o an bahse konu muhatabımın kendine münhasır bir kimliğinin bulunmadığını anladım.

Yazıyor, çiziyoruz. Mürekkebimizin azalmasının berisinde, zamanımız tükeniyor. Ama görüyoruz ki, toplumumuzdaki şu sorunlu zihniyetten zerre bir şey eksilmemekte. Hulasa, sözüm ona…

Ben senin kim olduğunu biliyorum hemşerim!

Sen, güya kendini ölümsüzlüğün sırrına ermiş gibi zannederken, özünde, aldığı her nefesle yaşamını ziyan eden o fütursuz insanlardansın. İçin boş. Rotan şaşmış. Ve belli ki hayatın, sana verilen kıymetli pasları taca atmakla geçmiş. 

Ben senin kim olduğunu biliyorum hemşerim!

Sen, her şartta başkalarının itibarına yancılık ederek ortaya çıkardığın korku iklimlerinde özgürleştiğini düşünen zavallı bir prangalısın.

Ben senin kim olduğunu biliyorum hemşerim!

Sen, aslında bu hayata hazırlanırken horlanmış, ezik büyüyenlerdensin. Endişeyle korkuyu kültür edinmenden mütevellit, güçlünün her daim haklı olacağını zannediyorsun. Bıraksalar hilafet hırkasını giyeceksin ama haleti ruhiyen zındıklığın içini dolduruyor farkında değilsin.

Ben senin kim olduğunu biliyorum hemşerim!

Sen, yanlış zamanda, yanlış yerde, yanlış kişiyle muhatap olansın. Çıkar ve menfaatlerin odağında her şekli alıyor olman hasebiyle, önündeki tüm kilitli kapıları açabileceğini düşünüyorsun.

Ben senin kim olduğunu biliyorum hemşerim!

Sen, tanıdıklarıyla tanınmayı karakter (?) edinenlerdensin. Aslın yok. Akıldan münezzeh, fikirden yoksun cümlelerle iki cihanı da hiç eder olmuşsun.

Ben senin kim olduğunu biliyorum hemşerim!

Sen kendinin farkında değilsin. Nitekim sen, kimsesizliğinden habersiz halde, her önüne gelene kim olduğunu haykıran hiç kimsenin tekisin!

İHTİYACIMIZ VAR

- Adaletin adil olanlarla sağlanabileceği hükmüne varıp, bu bilinci daha çok içselleştirmeye ihtiyacımız var.

- En doğru kararlar için istişareyi kültür haline getirmeye ihtiyacımız var.

- Duygu ve kanaatlerimizin okşanmasını ihtiyaç olarak görmekten vazgeçip, gerçeklerle yüzleşebilme konusunda daha cesaretli olmaya ihtiyacımız var.

- Kendimizi zafer çığlıklarıyla besler olduk. Ara sıra da olsa, haksız olduğumuzu kabullenmeye ihtiyacımız var.

- Bizim gibi düşünmeyenlerin düşündüklerine saygı göstermeye ihtiyacımız var.

- Hoşgörüye, ötekileştirmemeye, tevazuya ihtiyacımız var.

- Özünden sıyrılmış toplumuzda, birbirimize koşulsuz şartsız güvenebilmeye ihtiyacımız var.

- Ahsen-i takvîm üzere yaratılmış varlıklarızBizi değerli kılan şey düşünüyor olmamız… Bolca düşünmeye ihtiyacımız var.

- Kocaman aileleri parçaladık, şimdi yalnızlıktan dem vuruyoruz. Azıcık sorumluluk almaya ihtiyacımız var.