Bir yanda şampiyonluk umutlarını yeşertmeye çalışan Galatasaray, bir yanda son maçlarında üstü üstüne aldığı beraberliklerle karınca yürüyüşü yapan Trabzonspor...

Bir yanda da türlü türlü oyunların sahnelendiği, kapalı kapılar arkasında dediğimiz dedik çaldığımız düdük misali.

Seyretme zevki ellerinden alınan sporseverler her geçen yıl daha da izlenmez hale getirilen Türk futbolu...

Ezeli rakibine İstanbul’da konuk olan Trabzonspor ilk yarının başlarında oyuna temkinli ve de adam adama markajla başladı. Oyunun kontrolünü tam anlamıyla eline alamasa bile rakibine de oyunun kontrolünü vermeyerek öncesinde oynadığı maçlara nazaran daha mücadeleci ve de kazanmayı daha çok arzu eden takım olarak her yönü ile rakibi ile aynı şartlarda başa baş oynayan takım olarak görüldü...

İlk yarıda bulduğu pozisyonda kale direği gole izin vermese de içerisinde futbol adına sahada gelişen önemli bir başka pozisyon görülmeyerek iki takımda devreyi golsüz bitirdiler.

İkinci yarıda ilk yarıda olduğu gibi iki takımda orta alanlarını kalabalık tutarak oyuna başlarlarken zaman zaman Galatasaray zaman zamanda Trabzonspor rakip kale önlerinde pozisyon üretme gayretleri içerisinde oldular.

Gözle görülen küçük bir ayrıntı Galatasaray’ın oyunu Trabzonspor’un sahasına yıkma uğraşıydı...

İşte bu anlarda Trabzonspor’un Edgar’la gelen şık golü bir anda oyunun şeklini değiştirdi. Sonrasında iki takımda daha hızlı düşünerek sahanın her yerini kullanma arzusu içerisindeyken son yirmi beş dakikalık zaman diliminde Galatasaray oyunu Trabzonspor sahasına yıkmayı başardı.

Adı futbol ya her şey var deriz. Son dakika içinde kaleyi önden gören bir cepheden kazanılan bir atış. Faul, faul mü? evet faul. Gol, gol mü? evet gol... Sonuç Galatasaray’da bu futbolla şampiyon olacaksa varsın olmasın...

Trabzonspor her şeye rağmen Galatasaray’dan daha iyi mücadele etti...

Tek olay ve de her takımın başına gelen bir şansızlık son dakika golüne engel olamadık.