Tartışmanın yeni olmadığını görmek için illa ordinaryüs olmaya gerek yok.
İYİ Partili Lütfü Türkkan’ın dilinden dökülen o yakışıksız cümleler yalnızca ülke siyasetinin vardığı noktayı gösteriyor.

Memleketin siyaset sahnesinde kullanılan üslup ve söylemler bize ait değerleri öylesine tahrip etmiş ki, milletvekili kimliği taşıyanlardan parti teşkilatlarına, üyelerden seçmene kadar erozyondan etkilenmeyen neredeyse hiç yok.
Dolayısıyla, mevzu siyaset olduğunda, diyalogların çoğu ahlak kurallarını yok saymakta.
Nitekim bunun en tabi göstergesi, her daim ‘altta kalanın canı çıksın’ düsturuyla birbirlerine atıfta bulunan parti sözcülerinin, balkondan balkona birbirlerine laf atan eltilerin vaziyetini almış olmalarıdır.


Dediğimiz gibi.
Türkiye’de siyaset denilince, akıllara kavga, gürültü, küfür ve hakaretten başka bir şey gelmiyor maalesef.
Karşıtlık/muhaliflik öyle ilginç bir hal almış ki topraklarımızda, seviyesizliğin zeminini sadece ve sadece ‘o da şöyle demişti!’ cümlesi oluşturmakta.


***
Beri taraftan… Aynı bağlamda televizyonlarda aksiyon dizisi mantığıyla icra edilen siyaset içerikli program ve fikir beyanından öte laf sokuşturmalarının eksik olmadığı sanal âlemde de durum aynı.
Tüm çabalar, sadece kendi gibi düşünmeyenlerin toplum önünde küçük düşürülmesi üzerine odaklanmış.
Bu uğurda bel altı vurmalardan, özel yaşamın ifşasına kadar her şeyi yapmak mümkün.
 

NASIL ÇÖZÜLECEK?

Sorunun çözümüne yönelik atılması gereken öncelikli adım; son yıllarda Türk siyasetinde üslup probleminin yaşandığının kabulü ve bu sıkıntılı durumun toplumda yarattığı deformasyonun görmezden gelinmemesidir.

Yani samimiyet.
Hangi küfrün hangi hakaretle bastırılabileceğine yönelik araştırma çabaları biran önce son bulmalı…
Ve siyaset yarışında güdülen ideolojilerin milli/manevi değerlerimizden kopmadan topluma servis edilmesi sağlanmalıdır.


***
Yine bu kapsamda, parti genel başkanlarının ağzından dökülenler hayli önemli...
Zira.
Bilinmeli ki, sarf edilen her cümle teşkilatların iletişimine rol model ve rotadır.
Velhasıl efendiler.
Türk siyasetinde şirazenin kaydığı aşikâr.
Vatandaşa düşen, edep ve ahlak kavramlarının kendisi için her şeyin üzerinde olduğunu vurgulamak.
Ve daha önemlisi bu değerleri omuzlayanlarla yol almaktır.


Saygıyla kalın.