Edeceksiniz ki yeni komşularınızla yolunuz kendi dünyanızda açık olacak. Uzun yol yolculuğunun bazı kaideleri olduğunu da unutmayacaksınız.

Hele ki böyle zamanda Parti Sözcüsü ve de CHP kurullarının tırnak içinde sizin hamlenize verdikleri cevapları duymazlıktan gelmeyeceksiniz.

Bu bin günlük yolun başındaki hayalleriniz yeniden Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday olmak içinse inceden inceye genel başkanına sitem etmeyeceksiniz ve de CHP ilkelerini yok saymayacaksınız.

Sizde bilirsiniz ki tatlı su kaptanları uzun yollara çıkarken nedenleri sebepleri dönüşte kurgulanır derler yani bitimine kadar CHP gömleği dönüşte istek ve de arzular kabul görmeyince gömleği çıkartıp hırka giymeyeceksiniz.

CHP’nin ilkelerini temsil eden kantarın ayarları ile böyle zamanda kim oynarsa bilecektir ki sonunda ayarları ile oynayan kim olursa olsun bu kantar onu da tartacaktır.

Sayın Cumhurbaşkanı adayım belki de siz ülke siyasetinin insan yüreğine kendiliğinden girip kendiliğinden çıktığını düşünürsünüz.

Sonrasında, insanoğluyuz bazı yaptıklarımızdan utanırız oysa utanılacak olan siyasetin cilveleri değildir.

Siyaset bir partide her şey için savaşan birinin söz siyasette şahsi çıkarlara geldiğinde yan çizip kanat kırıp davadan kaçmasıdır.

İşte insanlar bundan utanırlar.

Bu insanlar sizi beklediler, basın toplantısı ile vatandaşın huzuruna çıktınız hiçbir CHP’li söylemlerinizi doyurucu bulmadı. Fakat yeni komşuların TV’lerde sizi altın suyuna batırarak genel başkana karşı ince ince sitemlerinizi öyle güzel işlediler ki kanaviçe gibiydi.

Ne oldu uzun sürmedi üç günün sonunda bu malzemenin fazla bir kazanımı olmadı, birleştiler heyecanlarını kaybettiler.

Bu yanda CHP Parti Meclisi’nde hakkınızda disiplin kurulu işaret edilirken sitemlerinizi saygı ile sevgi ile değil de hırsınıza mahkûm olarak dillendirdiğiniz Genel Başkan Kemal Kılıçdaroğlu’ndan kabul görmeyerek şu mesaj verilmiştir ki sizin dediğiniz gibi değil de mücadeleden kaçmayarak parti sözcüsü olan Selin Sayek Böke ve de Aylin Nazlıka’nın Kadın Kolları Başkanlığı ile en fazla demokratik yarışın CHP’de olduğunu gözler önüne sermişlerdir.

O yana bakıldığında CHP’lilerin dışında her vatandaş sorar ve de kıyaslar.

Ekrem İmamoğlu’nun elinden başkanlık alındığında onun hikâyesi o akşamki Beylikdüzü mitinginde başladı. Sizin hikâyeniz de seçim akşamı bitti.

İmamoğlu İstanbul seçiminde sandıklar açılır açılmaz seçmenine bekleyin öyle değil böyledir diye 9 kez TV ekranından bilgi verdi.

Siz neredeydiniz parti merkezine çağrıldınız niye gitmediniz bir tane TV ekranı bulamadınız mı? Sizin seçim çalışmalarınız için parti bütçesinden ne kadar harcama yapıldı.

Toplantınızda 13 bin sandıkta CHP’li görevli gözlemci olmadığını söylediniz.

Parti merkezinden veri alamadığınızı beyan ettiniz.

Daha sandıklar yeni açılmaya başlanmışken kaybettiğinizi açıkladınız.

İki kez genel başkana karşı yarışıp kaybettiniz.

O Genel Başkan ki sizi Cumhurbaşkanlığı seçiminde aday gösterdi bu yolda yalnız mı yürüdünüz?

Söylemlerinize bakıldığında partili cumhurbaşkanlığı sistemi ile olmaz parlamenter sistemden başkası olmaz demiyorsunuz.

Bu bin günlük memleket meselesiyse Anadolu’ya ne anlatacaksınız?

Yorgun Türkiye Cumhuriyeti’nde vicdan adalet sorgulayan siyaset bunları kendisine dert edinmeyen siyasetçilere prim verir mi?

Türkiye Cumhuriyeti’nin geleceğini kurtaracak en önemlisi İstanbul’a doğru yolu gösterecek.

Bütün milleti birleşmeye davet edecek olan Anadolu iken yola çıkıyorsunuz.

Kendi istifanızı vererek çıkın.

Allah ayağınızı taşa değdirmesin, Trabzon’a da gelin çayımızı için.

Bizler her bahar partisine âşık, her yaz bir daha âşık olan imkânsız olana âşık olunması gerektiğine inanan insanlarız.

Bin günlük memleket meselesi için Anadolu’ya gidiyorsun gönül ister ki bir şehrinde size bir vatandaş Nabi’nin bir dörtlüğünü sadık denizin çevirisini yaptığı dizeleri bu günleri hatırlatma adına sizlere yansıtabilsin.

Yüz yıl önce söylenmiş, bire bir bu günleri hatırlatmıyor mu?

Şöyle demiş Nabi:

Yoksulun ayıbı hemen çıkar ortaya, örtülü kalır uzun süre ayıbı kibarın, saklanamaz az da olsa pabuçtaki yırtık, oysa binlerce yırtığı saklı kalır sarığın.

Güle güle Sayın İnce, yolunuz açık olsun.

Bu yoldan geçenler çok oldu, bir ay geçmeden mum gibi sönenler oldu.

Başlarını kaldırıp baktıklarında kuşlardan bile utananlar da oldu.