DERLEYEN: SERVET ÖZKARA - 26 Ocak 1963 tarihinde Portekiz’in Lizbon şehrinde doğan Jose Mourinho, tartışmasız Dünya’nın gelmiş geçmiş en başarılı teknik adamlarından biri olarak kabul edilir. Portekiz İkinci Futbol Ligi’nde oynarken futbolu bırakıp Lizbon Teknik Üniversitesi’nde Spor Bilimleri, ayrıca İngiltere’de antrenörlük eğitimi alan Mourinho, genç takımlarda öğretmen olarak başladığı yolda yardımcı antrenörlük, gözlemcilik ve tercümanlık yaparken 2000 yılında Benfica’dan aldığı teklifi kabul ederek teknik direktörlük kariyerine başlamıştır.

2002 yılında Porto’nun başına getirilen Mourinho, daha ilk sezonunda Portekiz Ligi’ni, Portekiz Kupası ve UEFA Kupası’nı kazanma başarısı gösterince tüm dünyanın ilgisini çekmiş, sonunda da değişik takımlarla Avrupa’da almadık kupa bırakmamıştır. Parlak kariyerinin yanında ilginç kişiliğiyle de dikkat çeken 53 yaşındaki teknik adam , tarihinin en parlak dönemini yaşattığı Chelsea'den ayrılıp Menchester United’e geçerken , 40 milyon sterlin (190 milyon TL) tutarındaki tazminatını almamış, sadece sezon sonuna dek alması gereken 10 milyon sterlini istemişti.

İşte bu Morinho’nun antrenörlerin kulağına küpe olması gereken bazı düşüncelerine rastladık eski bir dergide. Eminim, okuyunca bu kibirli görünümlü Morinho’nun başarılarının arkasındakileri ya da bizden niye bir Morinho çıkmadığını daha iyi anlayacaksınız.

MÜKEMMEL İLİŞKİNİN SIRRI DÜRÜSTLÜKTÜR
Hiçbir eleştirim futbolcularımın kulağına başkalarının ağzından gitmeyecektir. Mükemmel ilişkinin sırrı maksimum dürüstlüktür. İlişkilerimde aracı istemiyorum. Bir oyuncuyu neden oynatmadığımı basın aracılığıyla söylemem. Tüm kararlarımı hergün oyunculara açıklayan bir teknik hoca değilim. Ama karar kalırken her zaman bir yada birkaç nedenim olur.Açıklama istiyorlarsa ofisimin kapısı açık.

BU SEVİYEDE TÜM MESELE GURURDUR
Bundan 40 yıl önce futbolcular kampta iskambil oynarlardı. Bugün futbolcu artık çok daha bilge,çok daha zeki ve mükemmeliyetçi. Bu yüzden hocalar çok daha donanımlı olmalılar. Sadece futboldan anlayan bir hoca bitiktir. Ben tarih yazmak istiyorum. Ronaldo, Messi’de istiyorlar. Bu seviyeye geldiğinizde artık tüm mesele gururdur. Bu olmasaydı bir gün yataktan kalkıp yeter derdim. Ama asla demeyeceğim. Antrenörlüğe başladığımda üç amacım vardı. İlki üç farklı takımla Şampiyonlar Ligi Kupasını kazanmak.Diğeri Dünya’nın 3 önemli ligini kazanan tek antrenör olmak. Üçüncüsü ülkeme Avrupa ve Dünya Şampiyonu unvanını kazandırmak.

KAYBETTİĞİNİZDE NEDENİNİ BİLMELİSİNİZ
Önemli olan kazanmak. Kaybettiğinizde de nedenini bilmelisiniz. Bizim hatamız mı, karşı tarafın daha iyi olması mı? Bizim hatamızsa bu büyük bir sorundur. Karşı taraf daha iyi olduğu için kaybettiysek, bu kendimizi geliştirmek için uyarıcı olacaktır. Kaybetmenin yükünü her zaman bir günah keçisinin sırtına yükleyip rahatladığınızda kendinizi geliştirmek için fırsatınız olur mu?

BU BENİM FUTBOL ANLAYIŞIM DEMEK MÜMKÜN DEĞİL
Chelsea La Liga’da oynasa kupayı kazanamazdı. Barcelona’ da Premier Lig şampiyonu olamazdı. Bu yüzden bir hocanın bir ülkeye ya da takıma gidip” Bu benim futbol anlayışım” demesi mümkün değil. Oyun prensipleriniz olabilir ve bundan vazgeçmek istemeyebilirsiniz ama, takımın ve ligin yapısı çok önemli. Bu prensiplere karşı oynuyorsan, kendini karşı oynuyorsun demektir.

Editör: Haber Merkezi