Çok eskiden bize anlatılan gerçekleri, o günkü aklımızla hikâye veya masal olarak algılardık veya bozuntuya vermeden dikkat kesilirdik. Bu anlatılanlar, geçmişin izleri olsa dahi öyle bir hissi mantık ile değerlendirme içinde olurduk. Ve bugünlere geldik çok olaylara şahit olduk, içinde de ister istemez olduğumuz vakalarda, geçmişte mantık dışı gördüklerimiz maalesef gerçeğin içerisinde oluşunu ibretle takip ettik.

Geçmişini o günkü ortamıyla, bugün sorgulama imkânı olmadığına göre yapılacak tek şey mutlaka ve mutlaka geçmişini hangi şart ve ortamda okursak olalım unutmamak bize hikâye gibi anlatıldığı ifadeleri bugün mantık içerisinde değerlendirmekte fayda var.

Tarihe mal olmak gibi tarihe sahip çıkmakta bu düşünceye ışık olacaktır. Türkiye’nin doğusunda bulunan Trabzon’da geçmişin izlerini ararken, geçmişten bize takdiri lütuf olarak bırakılan her objeyi, her ne olursa olsun en iyi şekilde korumamız lazımdır. Zaten müzelerde bu iş için kurulmaktadır.

Trabzon’da geçmişin izlerini muhafaza eden, Trabzon Büyükşehir Belediyesi organizesiyle oluşan, eski Merkez Bankası binasında gerçekleşen müze, Trabzon Ortahisar Belediyesi tarafından yapılan Tarih Müzesi, Kostaki Konağı’nda oluşturulan müze, ancak on yıldır hala bitirilmeyi beklerken içerisindeki eserlerin akıbeti belli değil.

Ayasofya kilisesi/cami alanında bulunan açık müze, Atatürk’ün üç kez Trabzon’a geldiğinde ikamet ettiği, Trabzon Büyükşehir Belediyesi bünyesince ilgi dahilinde bulunan Atatürk Köşkü Müzesi.

Bu ölçü dahilinde, elli yıldır basın sektörünün içerisinde iştigal etmem dolayısıyla kendi kullanımım ile satın aldığım çok sayıda eski matbaa makina, alet ve malzemeleri geniş bir basın müzesi konumundadır, Trabzon basın ve matbuatında kullanılan, değişen teknolojiye yenik düşen, satın aldığım bu materyallerinin en eskisi 1924 yılına aittir.

Trabzon’un tarihine mal olan bu değerli eserler yakın zamanda kamuoyuna sunulacaktır.

İşte bu bakımdan da önemli olan Trabzon, maalesef tarihini yaşayamıyor, geçmişi ile bugünü bize aktarım yapanların emanetlerine sahip çıkalım, her türlü objenin ilerideki yaşantımıza ışık olacağını idrak edelim, ecdat yadigarları tarihi eserleri, hanları hamamları, çeşmeleri, eski özellik arz eden binaları kollayıp gözetelim. En ince ayrıntısına kadar onarıp, tüm değerli objelerimiz gibi geleceğe aktaralım.

Unutmayalım ki, geçmişte anlatılan her ifadenin, bugün önümüzde duran tarih olduğunu.