Yaşadığımız sürece birçok şeye ihtiyaç duyarız, hemen her gün artan istek ve duyarlılık ile yaşamımızı sürdürürüz.

Doğanın bu vazgeçilmezler zincirinde oluşan birçok halka olduğu gerçeğiyle, toplumsallaşma da öne çıkıyor ve sürüp gidiyor.

Evet, her farkındalığın kendi içinde saklı bir dünyası var.

Bu dünya her meslek gurubunda farklı işlev oluşturuyor, öyle de olması gerekiyor.

Bu özel ve özetin en hassas mesleği gazeteciliktir bence, insanın bulunabileceği, yaşamın olduğu her alanda ve yerde toplum bilinçlenmesinde yeri geldiğinde bir öğretmen de olan basın mensupları, seçtikleri bu müstesna yuvada şekil bulurlar.

Bu yuva ve meslek öyle bir oluşum içindedir ki tek hedefe kilitlenen yaşam ile ömrün geçtiğini fark bile edemezler.

Onurun en yüce yerinde bulunan gazeteciler, kendi iç dünyalarında oluşturdukları otokontrol sistemiyle daha güzele gururla koşmaktadır.

Her alandaki toplumsal duyarlılığı en üst seviyedeki gazeteciler, kamu hizmeti mantığıyla görevlerini ifa ederken, aynı hissiyatla kamu adına hizmet veren tüm oluşumları da yakından takip ederek, yine kamu adına toplumla paylaşmaktadırlar. 

Zorlu ve meşakkatli bu meslekte, kendi yaşam standartlarına atfedilen günlerden bir tanesi 10 Ocak’tır.
Bu mesleğe dolu dolu elli bir yılını vermiş bir kişi olarak, her zaman onurla yaptığım görevimde, her zaman en üst seviyede takdir ve takdim edilmesi gereken “gazeteciliği” daima daha yukarılara taşımak gerektiğini ifade ederken, bu güzide mesleğe bir şekilde gönül vermiş tüm meslektaşlarıma sevgililer ve sağlıklı yaşam diliyorum.