Ülkeler kendi geleceklerini idame ettirmek için birçok tedbirler alırlar.

Doğal yollarla alınan tedbirleri uygulamaya koyarken, yapay olarak da birçok ön ve arka plan tedbirlerini planlar ve hayata geçirirler.

Bu uygulamalar, yani düşünceye dahil olmayan her türlü olumsuz ortam turizm ile elde edilen geliri geri iter.

Özellikle, az gelişmiş ülkelerde turizmi daha yukarılara çekmek için sarf edilen çabalar, işin doğası ile özet olduğu için başka ikinci bir şans ortaya koymak doğru değildir.

Ülkemizde, yani Türkiye'de turizm ile ilgili kültür biraz da görsellik oluşturmak zorundadır. Yani, turizm bir bakıma kültürü de peşinde sürüklediği için olmazsa olmazdır.

Bu belirtilerin ışığında Trabzon'un, kültür ve turizmde yeri nerededir diye bir soru ile muhatap olursak, ikisi de bu ilde eksikliği hissedilen bir olgudur diyebiliriz.

Bu ilde altı yüz bin dolardan daha fazla yatırım yapan süper lüks otellerin beklentileri müşteri ile sınırlı olduğu kadar, bir onlarda potansiyeli yüksek ildeki kültür ve turizmi hissettirecek yerleridir.

Yanlış yönlendirme, bilinçli veya bilinçsiz yok ettiğimiz Trabzon'un milli tarihî maalesef kültür ve turizmi ciddi anlamda etkilemektedir.

Ecdatlarımızın eserleri, hanlar, hamamlar, çeşmeler, camiler ve tarihî konaklar bir bir yok edilirken, ilgi ortamında sadece hristiyan eserleriyle takdiri oluşum içine girmek zayıf irade ve düz mantık oluşumudur.

Her obje, bu ilin özeli ve özeti olduğu gerçeğini idrak edemeyen, hissiyatı zayıf yönetim tarzı ile bu ilde, yani Trabzon'da turizm patlayacak naraları atmak ve bu yönde oluşuma dahil olmak bu ilin hiçbir özeline saygılı olmadığını açıkça ortaya koymaktadır.

Yapılacak tek iş, Trabzon kültür ve turizm çalıştayı yaparak, kültür ve sanat envanterlerini süratle çıkararak, özel bir bütçe ile Trabzon'daki tüm milli değerleri, milli duruş mantığıyla geleceğe kavuşturmaktır.

Trabzon'un geleceğine sahip çıkmak için günü kurtarmak mantığıyla hareket etmemek, geleceği kurtarmak için hareket etmek gerekiyor.