2019 yılı Ramazan ayı boyunca siz değerli okuyucularımıza her gün bu satırlarda dini mesajlar vermeye devam edeceğiz. Bugünkü konuğumuz Ortahisar İlçe Vaizi Musa Öztürk...

MANEVİ ARINMA VE İTİKAF
Mübarek ramazan ayı, başlı başına bir arınma ayı.. Elbette esas olan, bu arınmanın belli bir zaman dilimiyle sınırlandırılmaması, senenin diğer aylarına da yayılmasıdır.

İşte bu arınma eyleminde unutulan sünnetlerden birisi de  “itikâf” ibadetidir.

Sözlükte, “ hapsetmek, alıkoymak, bir yere yerleşmek” demek olan itikaf, terim olarak, “kişinin, Ramazan ayının son on gününde ibadet maksadıyla dışarıyla ilişkisini keserek, Allah’ın rızasını kazanma adına mescitte kalması” şeklinde tanımlanabilir.

İtikâf, Hz. Peygamber (a.s)’ın hiç terk etmediği bir ibadettir. O,  özellikle Ramazan ayının son on günü geldiği zaman Mescid-i Nebevi’nin bir kenarında Türk çadırı kurdurur ve itikâfa girerdi.

RAMAZAN 25 TRABZON
İMSAK ​02.51 GÜNEŞ 04.46 ÖĞLE 12.24 İKİNDİ 16:22 
AKŞAM 19:52 YATSI 21:38

İtikâf, Kur’an ve sünnette geçen bir ibadettir.

“Biz, Beyt’i (Kâbe’yi) insanlara sevap kazanma(ları ve birleşip bütünleşmeleri için toplantı) ve güven yeri yaptık. Siz de İbrahim’in makamından bir namaz yeri edinin (orada namaz kılın). İbrahim ve İsmail’e de: “İbadet kastıyla Kâbe’yi tavaf edenler, itikâfa çekilenler, rükû ve secde edenler için Evim’i tertemiz yapın.” diye emretmiştik.(Bakara 2/125).   İtikâf konusunda bir başka âyette de şöyle buyrulur: “…Fakat mescitlerdeitikâfa (ibadete) çekilmiş iken kadınlarınıza yaklaşmayın. Bu (hükümler) Allah’ın (yasak) sınırlarıdır; sakın sınırlara yaklaşmayın! Allah, sakınıp korunsunlar diye âyetlerini insanlara böyle açıklar.”(Bakara 2/187).

Diğer taraftan, rivayetlerde de Hz. Peygamberin vefat edinceye kadar Ramazan ayının son on gününüitikâflageçirdiğinden bahsedilir. Nitekim EbûHüreyre (r.a.)’den rivayet edildiğine göre, “Hz. Peygamber (a.s),  her Ramazan on gün itikâfa girmiş, vefat ettiği senenin ramazanında ise yirmi gün itikâfa girmiştir.”

İtikâf,  mü’min insanın, Yüce Allah’a bütün benliği ile teslim olmasıdır. İbadet ve itaatte bulunmak maksadıyla zamanının belirli bir kısmını ayırması, nefsani ve şehevi arzularına dur demesidir. Buradan elde edeceği manevi hâsıla, onun hayatında itiyat haline dönüşecek ve güzel ahlaklı bir mü’min olmasına katkıda bulunacaktır.

İtikâf ibadeti, tevhid mücadelesinin önderi Hz. İbrahim ve oğlu Hz. İsmail peygamberlerden bu yana devam ettirilen bir sünnettir.

Elbette namazın, haccın ve orucun bir takım rükün ve şartları olduğu gibi itikâf ibadetinin de bir takım şartları vardır.  İtikâfa giren bir kimsenin itikâfının caiz olabilmesi için; başta niyet etmekle birlikte; cenabetlikten, hayız ve nifas gibi hallerden temizlenmiş olması gerekir.

Ramazanın son on gününde itikâfa girilecek mekânlar arasında camiler gelir. Her ne kadar Cuma namazı kılınan bir camide itikâfa girmek daha sevapsa da cemaatle beş vakit namaz kılınan mescitlerde de itikâfagirilebilir. Nitekim son zamanlarda bazı müftülükler il ve ilçelerde itikâfa girilecek camileri önceden cemaate duyurmaktadırlar. Kadınlar ise, evinin mescit olmaya uygun olan bir köşesinde itikâfa girebilirler. İtikâftabelli bir süre yoktur. İtikâfa niyet etmek şartıyla camide ya da mescitte birkaç saat ya da birkaç gün kalınabilir.  İtikâf hem ramazan ayında ve hem de Ramazan ayının dışında da olabilir. Ancak, itikâfaramazan ayının son on gününde girilirse, Kadir gecesi de ihya edilmiş olur. Bu konuda Resul-i Ekrem (a.s), özellikle Ramazan ayının son on gününü itikâfla geçirme konusunda büyük gayret sarf eder, geceleri ibadetle ihya eder, ibadet etmeleri için aile fertlerini de uyandırırdı.

İtikâfa girecek olan Müslümanların girmeden önce İslam ilmihallerinden itikâfla ilgili bölümü okumaları gerekir. Nelerin itikâfı bozup bozmadığı bilgisi önemlidir.

Neticede, itikâfa giren bir Müslüman gücü nispetinde namaz kılar, Kur’an okur, kendisi, ailesi ve bütün dünya Müslümanları için dua eder, istiğfarda bulunur ve Cenab-ı Hak’ı çokça zikreder. Ayrıca dini bilgiyi artırma yönünden de bu altın zamanları değerlendirebilir. Doğru olan her an Yüce Allah’la birlikte olduğumuzun idrakinde olabilmektir.

Editör: Haber Merkezi