Son yıllarda siyasi arenanın en iyi hatiplerinden birisi İYİ Partili Yavuz Ağıralioğlu.

Lafı gediğine oturtacak cinsten konuşuyor.

Amerika’nın hadsiz soykırım ithamının ardından HDP’nin yaklaşımına da en okkalı cevabı kendisi verdi.

Ülkenin duygularına tercüman oldu ve eli kana bulanmış olanların Meclis’teki cenahına haddini bildirdi.

Ardından seviyesiz açıklamalarla karşılaştı ama yel kayadan bir şey koparamadı.

Demem o ki doğru olanı yaptı Ağıralioğlu; az bile söyledi.

Karşısındakiler de sadece zırvaladı.

BİZ NE ZAMAN BETON SEVİCİ OLDUK?
İnsan sormadan edemiyor, biz ne zaman bu kadar “beton sevici” olduk diye?

Sahi biz ne zaman dere/orman/doğa sevdasından bu kadar uzaklaştık?

An geçmiyor ki bölgede bir doğa katliamı ile karşı karşıya kalmayalım.

Şimdi gündemimiz Rize İkizdere...

Ağaçları boynundan budayıp, güzelim vadiyi dinamitle patlatarak taş ocağı çıkaracaklardı meydana.

Buradan da İyidere Lojistik Merkez ve Liman İnşaatı’na malzeme taşıyacaklardı.

Kafaya bakar mısınız?

Allah’tan, bu konuda halk daha önce yaşadıklarından tecrübeli de şimdilik direniş sürüyor.

Umarım geri adım atılır, yoksa İkizdere’yi de kaybedeceğiz.

Tıpkı diğer kayıplarımız gibi.

ÇAKILMIŞ ÇİVİ YOK
Ulaştırma ve Altyapı Bakanı hemşerimiz Adil Karaismailoğlu nazar almasın, her hafta bir yerde demiryolu açıklaması yapıyor.

Ve birçok il bu vaatlerle ihya oluyor.

Ancak gelin görün ki Trabzon’un yıllardır beklediği demiryolu konusunda Bakan Karaismailoğlu’nun ağzından net bir açıklama duymuş değiliz.

Hem de Cumhurbaşkanı Erdoğan’ın Trabzon’a mega vaat olarak demiryolunu sunmuş olmasına rağmen.

Biz yeniden hatırlatalım; Cumhurbaşkanı Erdoğan demiryolu için 2022’yi işaret etmişken; şehirde değil serilmiş bir ray, bu konuda çakılmış tek çivi bile yok.

Dedim ya bizden hatırlatması, şunun şurasında 2022’ye bir şey kalmadı.

Belki birisi duyar da verilen sözler havada kalmasın diye harekete geçilir.

Belki...

BİRAZ SABIR!
Şehrin ne tarafından bakarsanız bakın, Büyükşehir Belediyesi’nin Trabzon’u şantiyeye çevirdiğini görebilirsiniz.

Eleştiriye sıra geldiğinde nasıl sözü çarpıtmıyorsak, bu konuda da bir hakkı teslim etmemiz gerek.

Yıllardır sadece vaatlerle oyalanan Trabzonlu için artık bir şeyler yapıldığını söyleyebiliriz. Ancak biraz sabra ihtiyacımız var.

Sırf muhalefet olsun diye her projenin başlangıcında kaleme çirkef bulaştırmaya gerek yok.

Projeler zaten ortada, bekleyip sonucu görelim.

Tabii ki vatandaştan sabır isterken, Büyükşehir’den de o projelerin tanıtımlarda sergilendiği şeklinden zerre kadar sapmamasını istiyoruz. Çok da şey istemiyoruz galiba.

DEMEK Kİ OLUYORMUŞ
İşin uzmanları defalarca anlattı; koronavirüsle mücadelede “kapanma” çok önemli diye.

Sonunda bu sözlerin sahipleri dinlenildi ve ülke olarak kapanmış durumdayız.

Vaka sayılarının kontrol altına alınma hızına bakıldığında kapanmayı savunanların ne kadar haklı oldukları ortaya çıktı.

Keşke ama keşke zamanında bilime kulak verseydik ve çok daha önceden kapansaydık.

Ne diyelim, en azından bundan sonrası için yol göstericimiz bilim olsun bari.

Hazır kongreler falan da bitmişken, bu vakaları iyice azaltalım da öyle normalleşelim.

Ve böylece önümüzdeki yaz sezonunu kaçırmamış oluruz.

Ekonomik durum ortada, yanlış bir karar alıp bu yazı da kaybetmeyelim.