Trabzon Ziraat Odası Başkanı Mustafa Bekar, Haber Danışmanımız Merve Şahin Altuncu’ya önemli açıklamalarda bulundu.

Fındığın gündemini değerlendiren Başkan Bekar, TMO’nun kota uygulamasını, fındığın fiyatını etkileyen güçleri değerlendirerek atılması gereken adımları anlattı.

Bu yılın rekoltesini nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Bu senenin rekoltesi yüksek. Tahmini rekolte 700 bin ton civarlarında açıklanmıştı, ama bu sene farklı bir durum var. Fındık çok kaliteli. Rekoltenin fazla olması fiyatları olumsuz etkilemez çünkü Amerika ve Avrupa’da bu sene fındık çok az. Fazla olsa bile ihtiyacı karşılamak için Türk fındığına mecburlar. Çünkü ayrı bir tadı ve lezzeti olan bu fındıktan vazgeçemezler.”

Merve Şahin Altuncu, makamında ziyarette bulunduğu Başkan Mustafa Bekar ile fındık gündeminin nabzını tuttu

KOTA BAL GİBİ VAR
Bir yanda rekoltenin arttırılması yönünde telkinler var, diğer yanda TMO üreticiye kota uyguluyor. “Kota yok.” dense de ortalama rekolteyle birlikte üreticinin ürünün bir kısmı alıyor. Bu doğru mu?
“Bu kabul edilebilir bir durum değildir. Bu engelle ben de karşılaştım. TMO’dan gün aldım ancak fındığımın neredeyse yarısını satabileceğim söylendi. Haksızlıktır bu. Baronlar diye nitelendirdiğimiz, fındık emekçisinin alın terini sömüren 3-5 tane büyük ticaretle iştigal eden kesimi eleştiriyoruz ancak bizi doğrudan onun kucağına atıp buna mecbur ediyorlar. O nedenle birbirine çelişkili bir durumla karşı karşıya kalıyoruz. Kotasının ya tamamen kaldırılması ya da yükseltilmesi gerekiyor. 1 ton fındık üreten bir üretici 750 kilosunu TMO’ya verebiliyorsa geri kalanını ne yapacak? Tüccara yönelecek. Peki tüccara yöneldiği zaman bu fiyatlar böyle mi kalacak. Devletin açıkladığı 16,5 17 liradan alınmaz. Böyle bir çıkmazla karşı karşıyayız. Tarım bakanlığının tahmini rekolteyle çizdiği bir yöntemdir. Kota yok diyorlar ama bal gibi var. Bu kotayı tarım bakanlığı bizden de bir üye alarak fındık dallarındaki koçanını sayıp yüzdeye vuruyor ve çıkan ortalamayla tahmini rekolteyi açıklıyor. Dolayısıyla merkez ve ilçelerde tahmini bir fındık rekoltesi çıkarıyor. Buna göre herkesin yetiştirebileceği fındığı hesap ediyor. Bu bence çok yanlış. Bu sene 1 dönüm araziden 150 kilo fındık alan üretici var. Bunu 70-80 kilo olarak hesap etmek büyük bir yanılgının içerisine düşmektir. O nedenle daha sağlıklı ve gerçekçi rekolte tespiti yapılması lazım. Bunun düzeltilmesi lazım. Bu kotayı koyan devlettir ve bunun kaldırılması lazım. Vatandaş fındığının yarısını TMO’ya sattıktan sonra gerisini ne yapacak. Ne yaparsan yap demektir bu.”

FINDIK BORSASI KURULMALI
Ülkede birçok kalemin fiyatı dolar bazında belirleniyor. Ancak fındığın fiyatı TL olarak artmasına rağmen dolar bazında aynı artış söz konusu değil. Fiyatı nasıl değerlendiriyorsunuz?
“Bu uluslararası fındık şebekesinin işi. Fındık borsasının olmayışı da önemli bir etken. Bu işi elinde bulunduran Avrupa ve Amerika her şeyde olduğu burada da düzenini kurmuş. Maalesef Türkiye bu yolla da sömürülüyor. Hala dışa bağımlılıktan kurtulabilmiş değiliz. Uluslararası arenada Türkiye’nin fındık borsasının olmayışı ve güçlü bir borsanın Avrupa’da olması,  İsrail’de eczanelerde ilaç olarak satılabilecek fındığın istenilen değeri görmemesine neden oluyor. Senede 750 ton üreten Türkiye, dünyanın % 80-85 oranında fındık ihtiyacını karşılarken fındık borsasının olmayışı fiyatları dolar bazında düşürüyor. Türkiye’de güçlü bir borsanın kurulması ve en çok fındık üreten Türkiye’nin fiyat belirleyici olması lazım. Bunun için ciddi anayasa değişliği şart oldu.”

FİSKOBİRLİK TEKRAR DEVREYE GİRMELİ
Türkiye fındık devi bir ülke. Buna rağmen fındıkta yabancı firma tekel durumda. Bu sürece nasıl gelindi? Şu andan itibaren atılması gereken adım nedir?

“Geçmişte fındığın bir sahibi vardı. Devlet eliyle kurulan FİSKOBİRLİK güçlü bir kuruluştu. Fındık ihracatını Türkiye’den ihtiyacı olan ülkelere ihraç eden bir kurumdu. Fakat bu kurum zamanla rant kapısı haline geldi. Bu nedenle devlet elini haklı olarak FİSKOBİRLİK’ten çekti. FİSKOBİRLİK esas amacından saptırılıp farklı mecralara çekilince devlete büyük zararlar ve yükler getirdi sonucunda devlet elini çekti. Geldiğimiz bu noktada TMO depolar kuruyor ama yeterli değil. FİSKOBİRLİK’in ise deposu çok ve fındık saklamak için yeterli depolara sahip. FİSKOBİRLİK’i yeniden devreye sokup uluslararası arenada büyük bir güç elde edebiliriz. Öte yandan Türkiye’de yabancı bir firma var ve çok açık bir şekilde ifade etmek gerekirse bu bölgede 3-4 tane taşeronu var. Bunlar işbirliği ve kader birliği yaparak üreticinin hakkını kendi ceplerine koyuyorlar. Ve bunu birtakım oyunlarla yapıyorlar. Bu firma TMO ile ilgili yalan haberlerle küçük düşürüp zayıf göstermeye çalışıyor. Biz de TMO’nun yaptığı yanlışları eksiklikleri dile getiriyoruz ama bunlar yalan haberlerle yerden yere vurmaya çalışıyor. Örneğin, TMO’ya 10 tane fındık üreticisi fındığını götürüyor 1 tanesi geri gönderiliyorsa ‘TMO bütün fındığı geri gönderdi’ diyor. Yalan ve yanlış algı operasyonu yaparak fındığın fiyatını düşürüyorlar. Bu yabancı firmanın amacı fındığı ucuza alıp pahalıya satmak. Üreticiye 1 kilo fındığın maliyeti 13-14.5 lira iken fındıktan bu kadar az kar etmesi ve bu yabancı firmaların %200-300 kar etmesi ayıptır. Bu düzen böyle gitmez. Tabii ki ticaret yapacak buna karşı değiliz ancak firmanın adil bir pencereden bakması lazım o bakmıyorsa devletin buna dur demesi lazım.  Dur demesi de TMO aracılığıyla oluyor ama yeterli olmuyor. Devletin tek alternatifle, dünya ticaretini yapan bir kurumun karşısında ancak bu kadar durabiliyor. Bizim teklifimiz FİSKOBİRLİK’İ yeniden devreye sokması ve tek ele mahkum etmemesidir.”

BİLİNÇLİ OLMAK GEREKİYOR
TMO alım yerlerini incelediniz mi? Randıman hesaplamaları sizce usule uygun mu? Ayrıca TMO alım yerlerinde Trabzon dışından gelen TMO memurlarının randıman tayini yaptığı ifade ediliyor. Bu tayini yapan memurlar yetkin kişiler midir?
“Geçen yıl inceledim. Bu yıl da inceleyeceğim. Devletin koyduğu birtakım kriterler var. Fındığın kalitesinde o kriterlere uygunluk aranıyor. Kullanılan aletlerle alakalı eleştiriler yapılıyor ancak şuan en modern tespit yöntemi neyse o şekilde tespit ediliyor. Üreticilerin de bilinçli olması gerekiyor. Mesela ben fındığımı verirken kırıp kontrol ediyorum. Tam kurumadıysa bu fındık bu şekilde TMO’ya giderse geri döner diyorum. Bu şekilde bilinçli olursak kimsenin fındığı geri dönmez. Eğer dönerse de fındığı nemlidir. Üretici işini doğru yaptıktan sonra TMO’nun bir yanlışı olursa bizi arasın lütfen, milletvekiline bakana ulaşalım. Çalışanlara sıra gelince TMO’da çalışan memurlar bakanlık tarafından imtihana tabi tutulan, seminerlerle bu işe hazırlanan kişiler. Kanaatimce tarafsızlık olması açısından Trabzon dışından geliyorlar. Trabzon’dan birileri çalışsa taraf olur düşüncesi akıllara gelebilir. Bu da daha kötü bir sonuç yaratır, hatta fındık fiyatlarının dibe vurmasına neden olur.”

VERGİ GELENEK HALİNE GELMİŞ
TMO’nun ilimizde lisanslı deposu olmadığı için üreticiden yüzde 2’si stopaj, yüzde 2’si sigorta olmak üzere yüzde 4 kesinti yaptığı ortaya çıktı. Depo olmaması TMO’nun eksikliği ancak üretici mağdur ediliyor. Bu hakkaniyetli bir durum mudur?

“Bana göre yanlış bir şey. Fındık fiyatı tespit edilirken, üreticiye maliyetini düşünmüyorlar. Madem üreticiden keseceksin fındık fiyatının üzerine %1, %2 koy. Bana göre yanlış bir uygulamadır. Neden hep üreticinin üzerine bu yükler yükleniyor? Sonuçta çile çeken de, toplayan da, kurutan da, yetiştiren de üretici. Üreticiden vergi mi alıyorlar yani maksat bu mu onu da anlamış değilim. Devlette vergi gelenek haline gelmiş.”

DOĞRU BİLİNEN YANLIŞLAR
Fındığın geleceğine dair önümüzde atılması gereken adımlar nelerdir?

“Karadeniz Bölgesi fındığın vazgeçilmez bölgesidir. Fındığın böylesine lezzetli olmasının sebebi iklim şartlarıdır. Böyle bir iklim ve ortamı dünyanın hiçbir yerinde bulamazsınız. Avrupa Türkiye’de üretilen fındığın 2 katını üretse bile bizim fındığımızın üzerine çıkmaları mümkün değildir ve bizim fındığımız almaya mahkûmdurlar. Burası onlar için vazgeçilmez bir bölgedir. Bununla ilgili atılması gereken en önemli adım fındıkların yenilenmesidir. Fındık koçanları yaşlandı. Devlet 3 senedir bunu gündeme getirdi. Bunun üzerine ciddi çalışmaların yapılması lazım. Üreticinin yapması mümkün değil. Hepten söksen olmaz. Her yıl 1-2 dönümünü yaparak yenilemek lazım. Çünkü aynı zamanda fındık yetiştirmek de gerekiyor.  Fındıkların sökülüp yenilenmesi ancak devlet eliyle mümkün olur. Fındıkla ilgili atılması gereken diğer adım ise fındıkta kaliteyi artırmak için atılan yanlış adımlardan vazgeçilmesidir. Mesela ocaklarda seyrekleme yapılırken toprak seviyesinde kesilmesi gereken dallar 30-40 santimetre yukarıdan kesiliyor. Bu çok yanlıştır. O şekilde kesildiğinde zamanla çürüyor ve bütün ocağın köklerini çürütüyor. Seyrekleme ve budamanın uzmanlarına yaptırılması gerekiyor. Bu aslında devletin verdiği alan bazlı desteklerle de yapılabilir.  Bu desteği devlet her sene artırıyor. Hepten devlete yüklenmek de doğru değil. Üreticinin de bir şeyler yapması gerekiyor.” 

 FINDIĞIN BAŞKENTİ KARADENİZ’DİR
Giresun ve Ordu arasında fındığın başkenti tartışması yaşanıyor: Sizce fındığın başkenti hangi il?

“Bu tartışma doğru değil. Çünkü fındığın başkenti Karadeniz’dir. Bunu böyle ayırırsak bize zarar verir. Hepimiz biriz. Fındık Karadeniz’in altınıdır. Bunu el birliğiyle güçlendirmemiz gerekir. Burada mikro milliyetçilik havası estirilmeye çalışılıyor. Ama Karadeniz’de de Doğu Karadeniz fındık kalitesinin ve lezzetinin en zirveye ulaştığı yerdir diyebiliriz.”

Editör: Haber Merkezi