Türkiye’nin son yirmi yıllık siyasi atmosferine baktığımızda herkes muhalefetin yetince dişli, güçlü ve etkili olmadığı konusunda mutabakata varır herhalde.

İktidarı zora sokacak, çaresiz bırakacak eylem ve söylemi olan muhalif bir kanada Türkiye’nin oldukça ihtiyacı var.

Hatta bu konu ile ilgili iktidar bile muhalefet yetersizliğinden sitem ediyor.

Mesela Kılıçdaroğlu’nun on yıldır süregelen başkanlık serüveninde “Herkes için adalet!” yürüyüşünün dışında akıllarda kalan, dişe dokunan bir eylemi yok.

Meral Akşener kanadı ise sokaklara çıkıp esnaf ve vatandaşın sorunlarını dinlemeyi düstur edinirken, Saadet Partisi kısa videolarla vatandaşın dikkatini çekmeye çalışıyor.

Evet, maalesef tüm muhalefet bu kadar!

Bu denli büyük bir boşluk!

Zaten ülkemizde iktidarın yarattığı iktidarı sallayabilecek, yerinden edebilecek bir muhalefet olsaydı, Ak Parti yirmi yılı aşkın süredir iktidar koltuğunda rahat bir süreç yaşayamazdı.

***

Meseleyi Trabzon örnekleminde değerlendirecek olursak da, Trabzon kontenjanına düşen altı vekilin tamamı iktidar partisinden olsaydı, şehrin kazanımları hangi boyutta olurdu merak ediyorum doğrusu.

Muhalefet vekillerinin kimisi sadece Ankara’da şovunu yaparken, kimisi de sadece sağlık sorunlarını bahane ederek ziyaretçilerini püskürtmeyi yeğliyor.

Tüm Karadeniz’in olduğu gibi Trabzon kentinin en önemli gelir kaynaklarından biri olan fındığa verilen 24 lira civarındaki taban fiyatı neredeyse alkışlayarak izleyen Trabzon muhalefeti, kur farkını hesaba katmadı.

Fındık fiyatları ortalama 3,25 cent ile 3,5 dolar arasındadır.

Kaldı ki bugün fındığa verilen fiyatın 22 lira olduğundan eminim haberleri de yoktur.

Vekillerimiz Trabzon’a o kadar Ankaralılaştılar ki onlarda vatandaşın en özel günlerinde, düşün ya da cenaze merasimlerinde görmeniz çok mümkün olmuyor.

Vekillerimize il yönetimleri de ayak uydurunca durum ortada. İlçe Başkanları bilirim kendi ilçesinde oturmayan.

Düğün merasimlerini ve bilumum keyfi işlerini başka ilçelerde görürken, seçim zamanı kürkçü dükkânına dönenler misali ilçelerinden oy isteyenlerin, sükûtu hayale uğramalarından daha doğal bir durum yoktur.

Trabzon CHP İl Başkanı ekranlara çıkarak Büyükşehir Belediye Başkanı’nı övüm övüm överken, önümüzdeki yere seçimlerde nasıl bir slogan oluşturup, aday çıkartacak, merak ediyorum.

Belki bugün bir çok vatandaş karşısında Murat Zorluoğlu’nun yaptığı işler takdire şayan durumda olabilir lakin muhalefetin İl Başkanı’nın yüksek sesle seslendireceği bir durum olmasa gerek.

***

Bu ülkede muhalefet kanadının en sıkıntılı olduğu parti ana muhalefet partisidir.

Hapislerden kurtarıp vekil yaptığın insanın genel başkanlığa aday olup sana ihanet etmesini mi ararsın; bir kuyuya taş atan delinin peşine takılan üç kıytırık kişiyi vekil yapmaya mı yanarsın?

Muharrem İnce’nin, ben bu saatten sonra asla Genel Başkanlığa ya da Genel Merkez’e muhalefet edecek bir tutumun içerisinde olmam mümkün değil diye söz vermesine rağmen sözünün de bir itibarı ve manası olmadığı yaşayarak tecrübe ettik.

Siyasette sözün ve duruşun da karşılıksız kaldığını gördük.

Eğer CHP’de teşkilatlanma doğru bir şekilde yapılabilseydi “il ve ilçelerdeki başkanlar sevilip sayılıyor mu, partiye oy kazandırıyorlar mı, kadın ve gençlik kolları işlevsel mi, partiyi ekonomik güçler mi dizayn ediyor, bilgi, beceri ve vizyonun, liyakatin partideki değeri ne” sorularına doğru cevaplar aranırdı.

Öyle görülüyor ki, CHP’nin yumuşak karnı teşkilatlanmasıdır.

Yapılan her şey el yordamı ve tesadüfi ortaya çıkmaktadır.

Sağlıklı bir yapı olsa bugünkü nahoş tablo ile karşı karşıya kalınmaz.

***

CHP’nin %25’lik bantta patinaj yapması, CHP’nin oluşturduğu bir oran değildir.

Atatürk’ün mirasına, laikliğe, demokrasiye, özgürlüğe, Cumhuriyet’e, geleceğe vatandaşların sahip çıkmasıdır.

Genel Merkez’in bu durumdan haberi yoksa dükkanı kapatsınlar.

Hayırlı işler.