Alınan garabet bir kararla Türk milletinin geleceğinin her sabah ant içmesinin önüne set çekilmek isteniyor.

***

O zaman biz de soralım; bu ülkenin evlatlarının, “Türk’üm, doğruyum.” diye güne başlamasından neden rahatsızlık duyuluyor?

Bu sözlerden rahatsızlık duyanlar demek ki, Türk’ün doğru ve çalışkan olmasını istemiyor.

Aynı zamanda; çocuklarının küçüklerini korumasına, büyüklerini saymasına da gönülleri razı değil.

Yurdunu ve milletini özünden çok seven bir nesle de tahammülü yok bu anlayışın.

***

Kararın altına imza koyan isimler evlatlarının Ulu Önder Atatürk’ün, “Ne mutlu Türk’üm diyene.” sözünü gururla haykırmasından neden hicap duyarlar?

Yine aynı isimlerin, vatandaşın “Varlığım Türk varlığına armağan olsun.” demesinden neden ödü kopar? Anlaşılan bireyinin, yurduna bağlı olmasından da memnun değil bu imza sahipleri.

***

Ülküsünü yükselmek, ilkesini ileri gitmek olarak hedef belirleyen bir gelecekten de haz duymuyor bu kafa yapısı.

Ülkenin kurtarıcısı ve kurucusu Atatürk’ün açtığı yolda, gösterdiği hedefe yurttaşlarının yürümesinden de hiç ama hiç hoşlanmıyorlar göründüğü üzere.

***

Gönül isterdi ki yerli ve milli anlayış sözde kalmasa, bu karara da karşı durulsa idi.

Ama durulmadı.

***

Ancak ne karar alınırsa alınsın unutulmamalı ki; madalyalardan silinmek istenen Ulu Önder Atatürk yüreklerden silinemeyecek, okullarda okutulması istenmeyen andımız da bu milletin ruhundan asla sökülemeyecek.

Bu böyle bilinsin.

18 Mart Çanakkale Zaferi ve Şehitleri Anma Günümüz kutlu olsun.