ORUCU NE İLE AÇMALI
Orucu açerken sünnet olan hurmayla, su veya sütle açmaktır. Bunlar da yoksa meyve veya sebzeyle açılabilir. Mesela zeytinle açılır. Ateşte pişmiş şeyle, mesela ekmekle, çayla, çorbayla açmamalı.

Bir hadis- i şerif meali şöyledir: (İftarı hurmayla açın, zira o berekettir. Şayet hurma bulamazsa suyla iftar edin, çünkü o temizleyicidir.) [İ. Mace]

Bu konudaki diğer hadis-i şeriflerden üçü de şöyledir: (Peygamber efendimiz, taze hurmayla iftar ederdi. Taze hurma yoksa kuru hurmayla, o da yoksa suyla iftar ederdi.) [Tirmizî]

(Peygamber efendimiz iftarını sütle de açardı.) [Dâre Kutnî]

(Peygamber efendimiz, üç hurmayla veya ateş dokunmamış bir şeyle iftar ederdi.) [Ebu Ya’la]

İftar açmadan önce dua etmek çok iyi olur. İftardan önce yapılan dua kabul olur.

İki hadis-i şerif meali şöyledir: (Oruçlunun iftar vaktinde geri çevrilmeyen[ kabul edilen] bir duası vardır.) [İ. Mace] (Oruçlunun duası reddedilmez.) [Tirmizi]

Şöyle dua etmek iyi olur: Euzü ve Besmele çekilip, (Allahümme yâ vâsi’al- magfireh, igfirlî ve li-vâlideyye ve li-üstâziyye ve lilmü’minîne vel mü’minât yevme yekûmülhisâb) denir.

Manası şöyledir: (Ey mağfireti çok geniş olan Allah’ım! Kıyamet günü hesaba çekilirken, beni, ana babamı, hocamı, erkek ve kadın bütün müminleri affet!)

RAMAZAN 2 TRABZON / İMSAK 03:08 GÜNEŞ 04:55 ÖĞLE 12:24 İKİNDİ 16:18 AKŞAM 19:40 YATSI 21:20

Teravih namazı kaç rekâttır? Cemaatle kılmak gerekir mi?
Peygamber efendimiz, 3-4 gün teravihi cemaatle kıldırdı, daha sonra evden çıkmadı. Sebebi sorulunca, (Teravih namazının size farz olacağından korktuğum için, evden çıkmadım) buyurdu. (Buharî)

Teravihin 20 rekât oluşu ve cemaatle kılınması hadis- i şerifle bildirilmiştir. Sünnet olduğu icma ile sabittir. (Merakıl-felah şerhi) Peygamber efendimiz, teravihi, 8, 12 ve 20 rekât olarak da kılmıştır.

İbni Abbas hazretleri bildiriyor ki: Resulullah, yatsıdan sonra, vitirden önce, 20 rekât namaz kıldıktan sonra, (Ramazanda 20 rekât teravih namazı kılanın, yirmi bin günahı affolur) buyurdu. (İbni Ebi Şeybe)

Teravihin 20 rekât olduğuna inanmayanın bid’at ehli olduğu Nur-ülizah şerhinde de yazılıdır. İmam-ı a’zam hazretleri, (Teravih namazı müekked sünnettir. Hazret-i Ömer, teravihin 20 rekât olarak cemaatle kılınmasını kendiliğinden ortaya çıkarmadı. O, elindeki sağlam esasa, yani Resulullah’ın sünnetine dayanarak emretti)buyuruyor. (El-İhtiyar)

Resulullah “sallallahü aleyhi ve sellem” teravihi hiç kılmasa bile, Hulefa-i raşidin’in yani dört halifenin kılması, sünnet olması için kâfidir. Hadis-i şerifte, (Sünnetime ve Hulefa-i raşidin’in sünnetine sımsıkı sarılın) buyuruldu. (Buharî)

Teravihin cemaatle kılınması, sünnet-i kifâyedir. Yani bir mahallede cemaatle kılınınca, diğerleri evde kılsa da, sünnet ifa edilmiş olur .(Nimet-i İslam)

Erkeklerin camide cemaatle namaz kılmalarının, evde kıldıkları namazdan 27 derece daha fazla sevab olduğu, kadınların ise, evde namaz kılmalarının, camide namaz kılmalarından daha çok sevab olduğu hadis- i şeriflerle bildirilmiştir.

Kadınlar, cemaatle namaz kılmak için camiye gidemez. Kadınların, beş vakit namaz için veya cuma, teravih ve bayram namazları için, camiye gitmeleri caiz değildir. (Redd-ül-muhtar)

Teravih namazı iki veya dört rekâtta bir selam verilerek kılınır, fakat iki rekâtta bir selam vermek daha iyidir. Teravih namazını on rekâtta bir selam vererek iki selamla bitirmek mekruhtur. Şâfiî’de ise hiç sahih olmaz. Teravih, vitirden önce kılınır. Vitirden sonra da kılmak caizdir. Ta’dil-i erkân, Hanefî’de vacib, Şâfiî’de ise farzdır. Bunun için ta’dil-i erkâna riayet etmeli, teravihi hızlı kılmamalı.

Fitre ve oruç fidyesi kimlere verilir?
Fidyeler, yalnız bir fakire verilebileceği gibi, birden fazla fakirlere de verilebilir. Ramazan içinde verilebileceği gibi, evvelinde veya sonunda da verilebilir.

Fidye, zekât verilen kişilere verilir. Bu bakımdan kişi çocuğuna veya torununa fidye veremez.

Oruç tutma gücünde olmayan kimse, fidye verebilecek kadar zengin de değilse, yapacağı iş, Allah`tan af ve mağfiret dilemektir. Fidye vermek mecburiyeti, onun üzerinden kalkmıştır.

Bir kimse fidyesini verse, sonrada oruç tutabilecek duruma kavuşsa, evvelâ verdiği fidyelerle yetinemez, tutamadığı oruçları kaza gerekir. Bu durumda; kaza etmeden ölürse, oruç borcunun ödenmesi için varislerine vasiyette bulunması gerekir. Sıhhatine kavuşmadan vefât edecek olsa verdiği fidyeler kâfi gelir, vasiyette bulunması gerekmez.

Fidye, bir fakiri bir gün doyurmak demektir. Bir Müslümanın böyle mazeretlerden dolayı hayattayken tutamadığı ve fidyesini de ödemediği oruç borcu varsa; öldüğünde, malından, tutamadığı oruçlar kadar fidye verilmek suretiyle borcundan kurtarılır. İşte bu ameliyeye ıskât-ı savm denir

Editör: Haber Merkezi