Trabzon’un en büyük ve aktif sanayi bölgesi olan Arsin Organize Sanayi Bölgesi’nin yeni başkanı Erkut Çelebi, kolları sıvadı. Yeni Yönetim Kurulu ile toplantı üstüne toplantı yapan Çelebi, sanayi bölgesinin sorunlarını en kısa sürede çözmek adına oldukça kararlı. Genç ve dinamik bir yönetim kadrosuna sahip olan Çelebi, “Ağır bir görev ve sorumluluğun altına girdik. Alnımızın akıyla Arsin OSB’mizi en iyi yerlere taşımak için var gücümüzle çalışacağız” diyor. Trabzon’un sanayi alanında lokomotifi olan OSB’nin çiçeği burnunda başkanı ile samimi bir söyleşi gerçekleştirdik. İşte çelebi’nin açıklamaları:

400 MİLYON DOLARLIK İHRACAT

Arsin OSB alan olarak Trabzon için en uygun yerde diyebiliriz. Havalimanı ve limana yakın bir konumda. İlerleyen yıllarda demiryolu gelirse, lojistik merkez yapılırsa jeopolitik önemi daha da artacaktır. Bir ticaret üssüne dönüşecek bu alanın hemen kıyısında olmamız nedeniyle de artı bir avantaj elde edeceğiz. İhracat potansiyelimize baktığımızda da 400 milyon dolarlık bir ihracat hacmimiz bulunuyor. Bu Trabzon ekonomisi için ciddi bir rakam. Onun haricinde 5 bine yakın bir işçi potansiyeli var. Trabzon’un bir adım ileriye taşıyan bir lokomotifiz.

İŞİMİZ GÜCÜMÜZ TURİZM OLMUŞ

Trabzon’da her zaman sanayi ikinci plana atıldı. Nasıl olsa sanayi yok diyerek bu yapılıyor. Böyle olunca da turizmi ön plana çıkartıyorlar. Bu bir handikaptır. Sanayisi olmayan ülkelerdeki krizleri gördük. Örneğin Yunanistan, İspanya, İtalya gibi ülkelerin sanayileri bizden daha kötü olmalarına rağmen turizme dayalı bir politika güttüklerinden turist kesilince kriz baş gösterdi. Trabzon Karadeniz’de bugün turizmin lokomotifi noktasında ancak yarın öbür gün Körfez ülkesinden gelen turistlerin başka kanallara kaymasıyla Trabzon’da pek çok işletme batma noktasına gelir. Bu yüzden sanayiyi ikinci plana atmamak gerekir. Gelişmemiz için sanayi her zaman ilk gündemimiz olmalıdır. İşimiz gücümüz turizm olmuş. Turizm de olsun ancak sanayiyle birlikte yürütülmelidir.

3T’DEN BİR TEK O KALDI

Trabzon bir sanayi kenti neden olmasın. Üniversite derseniz en köklü olanlarından bir tanesi Trabzon’da. Ancak en büyük sıkıntımız yine dönüp dolaşıp paraya dayanıyor. Arazi kıt olduğundan fiyatlar çok yüksek. Bir sanayici yatırım yapmak istediğinde ve bir yer almaya kalktığında bütün sermayesini belki de arsaya verecek. Ancak bunlar bahane değil tabiiki. Neden olmasın ki. Konum olarak Rusya’ya, İran’a, Türkî Cumhuriyetlere çok yakın bir konumdayız. Bu fırsatı aslında değerlendirebilmeliyiz. Ticaret yapalım deniliyor ancak sanayi olmadan ticaret de yapılmaz turizm de. Dünya öyle bir globalleşti ki, artık internetten bile daha çok ticaret yapılıyor. Trabzon’u eskiden Ruslar ticaret kapısı olarak görüyordu. Şimdi onlar da yoklar. Hani 3T deniliyordu ya turizm, tarım ve ticaret diye. Bir turizm kaldı elimizde. Daha çok katma değeri olan ürünlerin üretilmesi için sanayicinin teşvik edilmesi lazım. Üniversite sanayi iş birliğini tam anlamıyla sağlamamız lazım. Hep yurtdışındaki turizm fuarlarına gitmek yerine biraz da sanayi fuarlarına katılmamız gerekiyor.

SANAYİ EVDEKİ BABADIR

Turistin gelmesi sanayicinin de işine gelir. Otellerde kullanılan kağıt peçetesinden tutun da yemeğine kadar buradaki sanayiciler bu hizmetleri sunabilir. Demek istediğimiz turizmle sanayi birlikte yürümelidirler. Sanayiden bir şey çıkaramayız mantığında olmamalıyız. Bizim lokomotifimiz sanayidir. Sanayi evdeki babadır. Üretim olmadan olmaz. Sanayiciye destek verip önünü açacağız. Özel yatırımcılar devletten bu yatırımları daha iyi yapabiliyor. Biz sanayi fuarları için başka şehirlere gittiğimizde o illere iyi paralar bırakuyoruz. Trabzon’da iş turizmi için gelenlere de alanlar yaratabilmek lazım. Mesela Dünya Turizm Merkezi’nin yerine yapılan yatırımda kongre ve fuar merkezi de olacak. Burada üretimini yaptığımız ürünleri orada sergileyebilme imkanına sahip olacağız. Bu sayede de Trabzon’a iş turizmi anlamında belli bir potansiyel sağlayacağız.

ALAN YOK FIRSATÇILIK ÇOK

Trabzon’da OSB kurulacak alanlara da ihtiyacımız var ama böyle bir şey pek mümkün değil. Normalde eşekle yükün taşınmayacağı alanlar, dik yokuşlar para etmezken “Biz buraya OSB yapalım” dediğimizde bir anda değere biniyor. Dağ başındaki dönümü 10 TL etmez yere OSB yapılacak diye dönüm başına 200 bin TL istiyorlar. Böyle bir yere de bu parayı vermek akıl karı bir iş değil. Maalesef insanlarımız bu anlamda fırsatçılık yapıyor. Vakfıkebir OSB bu yüzden gecikti. Arsin OSB’den sonra en büyük ikinci OSB olma özelliğini elinde bulunduran Vakfıkebir OSB bu yüzden bu zamana kadar kaldı. Beşikdüzü’nde de 600 yakın bir işçi çalışıyor. Şinik’te de gelecek yıllarda 20-25 tesis faaliyetle olup orada da bine yakın insanımız istihdam edilecektir.  Arsin OSB’de de 7 bin işçi rakamına ulaştığımızda da Trabzon genelinde OSB’lerde toplam 10 bin işçi sayısına ulaşacağız.

EMLAK VERGİSİ KALDIRILSIN

Sanayicilere birçok konuda destek verilmesi lazım. Özellikle devletin bazı kalemlerde destek olması gerekiyor. Bunların başında Emlak Vergisi geliyor. Dönümü 110 TL’yi bulan bu vergini OSB’deki sanayicilerden alınmaması gerekiyor. Üst kurulumuz olan OSBÜK bu konuda bir çalışma yapıp bakanlığa sunacak. Sanayicilerin Emlak vergisinin yüzde 75 oranında muaf tutulması gündeme getirilecek. Enerji sorunumuz vardı. Bir önceki yönetim bu konuyu halletti. Kredilendirildi, izinleri çıktı. 2018’de tamamıyla hizmete girecektir. Doğalgaz konusunda Enerji Bakanımızın yılsonunda gelecek diye bir sözü var. Bu sözün tutulacağını düşünüyoruz. Buradaki 50-60 firmanın her birinde bir kişiye iş vermek devletin sırtından 100-200 bin TL’lik bir yükü almak demektir. Elektrik konusunda da indirim talebimiz var. Enerji maliyetleri sanayicinin belini büküyor.    

TRABZON’DA HERKES PATRON OLMAK İSTİYOR

Biz de herkes patron olmak istiyor. Asgari ücretle çalışmak birçoğunun zoruna gidiyor. Vasıf dersen vasıf yok ama ücreti dolgun istiyorlar. En önemli sorun işsizlik değil vasıfsızlık. Meslek öğrenmek isteyen yok. Bugün iyi bir kaynakçı 2 bin 500- 3 bin TL arasında para kazanıyor. Operatörler de aynı. Bu yüzden benim gençlerimize bir önerim, meslek öğrenmeleri olacak. Kendilerini geliştirebilecekleri alanlara şimdiden yönelmeleri hem Trabzon sanayisi için hem de kendileri için faydalı olacaktır. Pek çok alanda yetişmiş insan sıkıntısı had safhada.  

BİLET FİYATLARINA BİLE TURİZM TARİFESİ 

Trabzon sadece Trabzon’a yönelmiş ancak bazı şeyler gözden kaçıyor. Mesela hiç THY’nin bilet fiyatlarına baktınız mı? Ordu’nun bilet fiyatları Trabzon’unkinin yarı fiyatında. Trabzon’a uçak bileti 250 TL Ordu’ya Ağrı’ya Erzurum’a 100 TL. Bu ne demek Allah aşkına.. Ordu’ya turist pastası verilecek diye THY ile Trabzon’a gelinmemesi için ellerinden geleni yapıyorlar. Önceden Trabzon-Kıbrıs direk uçuşları vardı. Şimdi bunu Ordu’ya verdiler. İllaki Ordu Havalimanı canlı tutulacak diye Trabzon’dan bu kadar büyük parça koparılabilir mi? Trabzon bir üvey evlat muamelesi görüyor. Sadece turist için değil iş dünyasının temsilcileri de geliyor bu kente. Ancak adamlar gidiş-dönüş 500-600 TL vereceğine Ordu’ya daha ucuza iniyor. Haliyle Trabzon’da olan Ordu’da da olduğundan pek çok sanayici Ordu’yu tercih ediyor. Ancak bu konuda Trabzon’un siyasilerinden bu konuda bir ses seda da yok. Yani şu anda Trabzon sahipsiz bu konuda. Herkes durumu idare etmenin derdinde. Şu anda Trabzon geçmişten gelen enerjisini ve lojistik konumunu kullanıyor. Yarın o da bitecek Trabzon iptal olacak. Korktuğumuz bu. Devletin bu konuda eşit bir düzenleme yapması gerekiyor.

TRABZON’A NİYE GELELİM Kİ!

Turistlerin Ordu’ya gitmesi için yapılmış bir düzenleme. Tur şirketleriyle konuşuyoruz. Uçakla Ordu’ya geliyorlar. Otobüsle Trabzon’a gelip genelde Akçaabat’ta bir yemek yiyorlar, oradan da devam edip Uzungöl ve Ayder’e uğradıktan sonra Batum’a geçip orada kalıyorlar. Batum’da ucuz bir şekilde otellerde kalıp geri dönüyorlar. Tekrar Trabzon’a gelip bir yemek ya yiyorlar ya da yemiyorlar, Ordu’ya geçip oradaki uçaklarla gidiyorlar. Trabzon’da daha konaklama yapmıyorlar. Avrupalı turist gelmiyor artık eskisi kadar Trabzon’a. Yine bir tur firmasının en yetkili kişisiyle geçtiğimiz gün konuştum. Diyor ki, “Biz Trabzon’a niye gelelim. Ayasofya’yı cami yaptınız, turistler cami her yerde var diyor. Sümela Manastırı kapalı diyorlar. Bir Atatürk Köşkü’ne çıkmak için Trabzon’a gelmeye gerek yok diyorlar.

DİSNEYLAND YAPANA KADAR TURİST KAÇAR

İran’dan Nevruz nedeniyle Van’a gidenler had safhadaydı. Trabzon ise istediğini alamadı bu tatilde. Batum’a ise Trabzon’un 10 katı kadar turist gitti. Neden turistler Batum’a gidiyor. Trabzon’da eğlence sektörünün gelişmemesi, eğlenmek isteyen turistleri Batum’a itiyor. Turistleri Trabzon’da tutabilmek için eğlence sektörüne büyük yatırımlar yapmalıyız. Mesela sizin de geçen hafta gündeme getirdiğiniz Disneyland projesi. Bu konuda büyük fayda sağlayacaktır ve bir an önce hayata geçirilmelidir. Gündeme alınan şeyi bir an önce yapmamız lazım. Biz ise gündeme alıyoruz aradan 10 yıl geçse de aynı şeyi konuşuyoruz. Neredeyse turist kalmayacak şehirde biz hala Disneyland yapacağız. Hızlı hareket edemiyoruz.

UZUNGÖLDE BİR YEMEK 70 TL

Uzungöl’de yemek fiyatları konusunda müthiş bir şikâyet var. 60-70 TL arasında değişen fiyatlarla yemekler veriliyor. Uzungöl’de işletmeler, “Nasıl olsa benim arabım var” diyerek yerli turistlere hitap etmiyor. Arap dışında gelen turistler yemek yemek için Uzungöl’ü tercih etmiyor. Neredeyse yarı fiyatına gidip Ayder’de yiyor. Yarın Arap turist çekilirse Uzungöl’deki çoğu işletme zor durumda kalacaktır. Bugün ne kazanırsak kardır mantığından vazgeçilmelidir.

DEMİRYOLU ÇOK GEÇ KALDI

Demiryolu Trabzon için çok ama çok geç kalınmış bir proje. Bu bölgenin de ihtiyacı olduğu bir proje. Denizi çok fazla kullanan bir şehir değiliz. Aslında denizi kullanmış olsak, belki demiryoluna da gerek kalmayacak ancak bunu yapamadık, yapamayacağız. Anadolu’nun içlerine gidebilmek için, maden ocaklarının merkezi olan Gümüşhane’den o madenleri Trabzon’a kolaylıkla nakledebilmemiz için demiryolu önemli. Bu sayede belki Karadeniz’in doğasını katledilmekten kurtarabiliriz. Gümüşhane’de bulunan gümüş, altın gibi rezervleri kıyıya ulaştırırken, bu bölgede üretilen sanayi ürünlerini de Anadolu’nun içlerine ulaştırmak adına demiryolu olmalıdır. Tarihi İpekyolu’nun canlandırılması bakımından da büyük önem taşımaktadır.

BÖLGESEL ÜRÜNLER NEDEN YOK?

Mesela çikolata vadisi diye bir proje ortaya atılmıştı. Ancak şimdi Ordu’da yapılması gündemde. Şunu da belirtmek gerekiyor ki çikolata da ana madde fındık değil. Fındık onun bir yan ürünü. Burada fındık var neden çikolata sanayi yok demek çok da mantıklı olmaz. Çikolatanın içindeki fındık oranı yüzde 5 ila yüzde 15 arasındadır. Ama yapılırsa neden olmasın. Çayımız var çayı işliyoruz. Fındığımız var işliyoruz. Orman ürünleri bakımından Türkiye çok elverişli değil. Trabzon’da da ağaç var ama orman olarak çok fazla bir alana sahip değiliz. Sibirya’yı gördükten sonra buradaki ormanların bir önemi yok. Kağıt ürünleri bakımından Finlandiya’da olduğu gibi ağaç üretim alanları oluşturulabilir. Kesilen ağaçların yerine yenileri dikiliyor. Ama bizde kesilenin yeri boş kalıyor. Yenisini dikemeyeceksek kesmeyelim daha iyi.

TEK TESELLİ CAN KAYBIMIZ YOK!

Daha önce Üçyıldız Mobilya’nın fabrikasında meydana gelen afet, bu kez bir başka firmamızın başına geldi. Elbette bu tür olaylar ciddi bir maddi zararı da beraberinde getiriyor. Tek tesellimiz ise can kaybımızın olmayışı. OSB içerisindeki tüm fabrikalarımız öncelikle kendi içlerinde, güvenlik gerekçesiyle bu tür olaylara karşı en azından ilk müdahaleyi yapacak büyüklükte de olsa gerekli tertibatı sağlamalılar. Öte taraftan bölgeye itfaiye teşkilatı kurulması çalışmaları da devam ediyor. Büyükşehir Belediyesi tarafından Arsin’e kurulacak bir istasyon, olası bir yangında anında müdahale etme kolaylığını sağlayacaktır. Bu tür olaylarda büyük çaplı zararlar da bu şekilde ortadan kalkacaktır.    

Karadenizde sonnokta özel haber

Editör: Haber Merkezi