Orta Asya Sanatı ve kâğıt bezeme sanatlarının en mühimlerinden biri olan ebru sanatının hangi tarihten beri bilindiğini kesinlikle söylemek bugün için imkansızdır.
Ebru sanatı batıda Türk Kâğıdı veya Türk Mermer kâğıdı adını almıştır. Avrupalılar ebru kâğıdına mermer kâğıdı demektedirler. Ebru kâğıdının üstünde buluta benzeyen renk kümeleri meydana gelmektedir. Bu yüzden bulut gibi manasına gelen “ebri” kelimesi kullanılmıştır.
Ebru sanatını yüzyıllar boyu gizemli kılan, sanatçıyı ebru teknesinin başında dünyanın bütün gizlerini, kaoslarını aşmaya iten; bu sanatın akıcı, daima dinamik, değişken, kendini aşan sonsuz teknikleri deneme fırsatı veren bir kağıt boyama sanatı olmasıdır.
Trabzonlu ebru sanatçısı, Songül Kartal da bu gizemli sanatın en üretkenlerinden. Kendine has üslubuyla yaptığı ebru çalışmalarıyla bu sanatın en seçkinleri arasında. Tılsım Uluslararası Sanat Derneği Başkanı ve devlet sanatçısı olarak, UNESCO tarafından koruma altına alınan ebru sanatını Çin’e taşıyarak burada hiç tanınmayan bu sanatı yüzlerce kursiyere öğretti.

Trabzon Alacahan’daki atölyesinde çalışmalarını sürdürürken yabancı öğrencilere hiç bilmedikleri ebru sanatını öğretiyor. Bunun yanında kelebek hastası olan özgüveni olmayan çocuklara bu sanatı öğretirken bu sanatın bir tedavi boyutunun da olduğunu gösteriyor.
Batının soyut resminin ülkemizde tam karşılığı hâline gelmiş bu sanatın farklı tekniklerini kullanarak yaptığı son çalışmasıyla bu şehrin en sevdiği renkleri suya fısıldayarak Bordo mavi aşkını anlattı. Suya fısıldayan kadın...


Ebru sanatına ne zaman, nasıl başladınız. Bu dünyaya adım atmanız nasıl oldu? Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat ve Uluslararası İlişkiler mezunu olarak, ebru sanatıyla tanışmam üniversite yıllarımın bittiği döneme denk gelmişti. Ebru sanatını sanat ve zanaat olarak değerlendirdiğimizde üniversite eğitimimle pek ilgisi olmadığını fark edersiniz. Ailede büyük babamın kayık ustası, dedemin baklava ustası, amcamın karikatürist olmasıyla sanırım bir o kadar bağlantılı ebru sanatına olan ilgi ve becerim. Bir arkadaşımın suyun içinde bir şeyler çizip sonrasında onu kâğıda alışından çok etkilenmiştim. Nasıl olup da kâğıtta hiç kayma olmadan su üzerindeki tüm renklerin kâğıda geçmiş olması beni etkilemişti. Defalarca izlediğimi hatırlıyorum, “İzleyende kam kafavetin kalmadığını” sonrasında öğrendiğimde ne kadar haklı bir ifade olduğunu anlayabiliyorum.

Bu sanat sizin için neyi ifade ediyor?

Ebru sanatı benim için kendimi ifade edebilme alanım. Hislerimi, suyun ve renklerin armonisiyle teknik bütünlüğüyle bir şekilde başka insanlara aktarabilmemi sağlayan aracı güç, tılsım diyebilirim. Ruh halime göre seçtiğim renkler, çiçekler, çiçeklerin yorumuyla, farklı teknik ve sanat dallarıyla birleştirme heyecanı yaşamama ve karşı tarafa yaşatma heyecanıma neden oluyor. Bu da beni hep canlı, enerjili ve heyecanlı tutarak sanatçı olmanın hazzına vardırıyor ve iyi ki sanatçıyım diyebiliyorum.

Kendine özgü bir felsefesi olan, “suyun üzerine” resim ve hayalleri resmedebilen bir sanat dalı. Bunla ilgili neler söylemek istersiniz?

Ebru sanatında boyutları belli, çoğu zaman standart bir alan içerisinde su bulunur ve ebru sanatını yaparsınız. Bu alanın içerisinde boyalar ve boyalara yön veren özel uçlu aparatlarla kafamızda çizdiklerimizle, hayal gücümüzün verdiği yönle suya şekiller veririz. Küçük bir alan olsa da çalıştığımız yer büyük bir deryadır aslında. Sizi alıp götürür, kalemle çizemeyeceklerinizi hareketli bir alan olan suda saniyeler içerisinde bakmışsınız ki çizmişsiniz, birazdan kâğıda alıp somutlaştıracağınızı da bilirsiniz. Ama bunun size verdiği süreklilik, yaptıklarınızın birbirine benzemeyişi, tekrarlanamayışı hep heyecanı yüksek ve kaçınılmaz tutar. Bu heyecan sizi ebru sanatçısı yapar.

Trabzon’un sanatla ilişkisini değerlendirir misiniz? Metrekaresine 1 sanatçı düşen şehirde, sanatçı olmak nasıl bir duygu?

Bu kelimeyi gerçekten çok hissettiğimiz bir şehirde yaşıyoruz. Çünkü birçok kişinin sanatın herhangi bir dalıyla uğraşmakta olduğunu görüyorum. Bunun akabinde birçok sanat derneği de mevcut. Bende bu sanat derneklerinden birinin başkanlığını yapmaktayım. (TILSIM Uluslararası Sanat Derneği) Fazla sanatçı sanata ilgiyi, belki de kıymetimi azaltıyor. Çok olduğu için bilemiyorum ama bu birçok serginin de sürekli ve peş peşe olmasını, sergi salonlarının sürekli dolu oluşu zihinde acabalar oluşturuyor. Acaba her sergi sergilenebilecek değerde mi, elbette uğraşılan tüm işlere saygım sonsuz. Sanatçının başka sanatçının sergisine gitmediğini de gözlemliyoruz. Sürekli ve fazla oluşunun bıkkınlığı da olabilir, seçiciliği de denilebilir belki de. Metrekaresine bir sanatçı düşen kelimesine baktığımızda ne kadar yoğun, farklı alanlarda, donanımlı da birçok sanatçı demek. Bu da şehrimizin yoğun, dinamik bir şehir olduğunu, çekici güzel bir özelliğine dikkat çekiyor. Bu dinamiğin içerisinde yer almak bu şehirde yaşayan bir sanatçı olarak beni heyecanlandırıyor tabii ki.

Gelecek adına neler söylersiniz? Gençlerimizin, geleceğimizin sanata karşı ilgisi nasıl?

Kendi alanım olan ebru sanatı bir Türk sanatıdır. Benim her zaman savunduğum bir hobimizin olması gerektiğidir. Hobiler insanları meşgul eder, kötülüklerden korur, zamanımızın kaliteli geçmesine ve ruhumuzun terapi olmasına yardımcı olur, sizi ve çevrenizi besler, olgunlaştırır. Türk sanatları tam da bunları yapıyorken gençlerimizin bu sanatlardan birini tercih etmelerini her zaman desteklemişimdir. On altı yıllık ebru sanatı eğitmenliğimde bu alanda birçok genç arkadaşımızı yetiştirdim. Gençlerin Türk sanatlarına olan yoğun ilgisi yadsınamaz. Benim gençler için tavsiyem köklerimizden gelen Türk sanatlarımıza olan ilgiye hobi olarak başlansa da bu sanatlardan herhangi birini yaşam biçimi haline dönüştürmeleridir.

Trabzonspor hakkında neler söylemek istersiniz? Logomuzun yer aldığı bir ebru tablonuz var. Yaparken neler hissettiniz?

Kişi için doğduğu topraklar kıymetli ve ayrıcalıklıdır. Benim için de doğduğum, büyüdüğüm, okuduğum, işimi yaptığım memleketim değerli tabii ki. Trabzonlu olmanın Trabzonsporlu olmanın ayrıcalıklarını şehirden ve ülkeden biraz çıktığınızda görebiliyorsunuz. Küçük bir anım; Kuzey Afrika ülkesi Tunus’ta sanat çalıştayına katıldığım şehir gezisinde bir sohbet anında Trabzonluyum deyince, onların sanırım direkt algıladığı Trabzonla Trabzonspor o kadar iç içe geçmiş ki bir grup genç alkışlarla “Trabzonspor” deyip benimle fotoğraf çektirmek isteyişleri, bir Trabzonlunun tabii ki Trabzonsporlu olabileceği hissi, bana hissettirdikleri çok özel bir andı… Ebru Sanatı, renklerin suyla dansı, renklerin uyumu ya da renklerin ahengi şeklinde yorumlandığında, logomuzunda renkleri bu tanımın tamda gösterdiği gibi, bordo - mavi. Daha ne olsun:) Hissettiğinizde elleriniz ve renkler size hükmeder ve bir sanatçı olarak da eser ortaya çıkar tıpkı Trabzonspor logosu gibi.

Ebru sanatına yönelmek isteyenlere tavsiyeniz ne olur?

Öncelikle bu sanatı yapacak kişi için kendi karakterleri ve ruh yapılarına uygun olup olmadığına karar vermeleri gerekmektedir. Bunun akabinde istek, sabır, devamlılık ve yeteneklerini tahlil etmeleri gerekmektedir. Ustalarını çok iyi seçmeliler, usta ne kadar çırağını seçse de çırak hocayla bir ömür sürecek ebru sanatı serüveninde kendine yakın ruh ve kalp bağı kurmaktadır. Ebru öğrenmek için öğrenmeye gayret edilmemelidir, usta kazanılıp ebru sanatını en ince ayrıntısına kadar öğrenme gayretinde olmaları gerekmektedir.

Songül Kartal kimdir? Trabzon doğumlu sanatçı. Ortaöğretim ve lise eğitimini Trabzon’da tamamladı. 2001 yılında Karadeniz Teknik Üniversitesi İnşaat, 2015 yılında ise Uluslararası İlişkiler bölümünden mezun oldu. Tılsım Uluslararası Sanat Derneği’nin Başkanlığı’nı yapmaktadır. Trabzon’da, sahibi olduğu Sudaki Tılsım Sanat Atölyesi isimli atölyesinde 13 yıldır ebru sanatı derslerine devam etmektedir. Birçok ulusal ve uluslararası etkinlikte yer aldı. 2014 yılında Trabzon’da düzenlenen Uluslararası Dünya Ebru Günü’nün 3.’süne başkanlık yaptı. 2019 yılında Timuçin Tanarslan’dan ebru sanatı icazeti ve T.C Kültür ve Turizm Bakanlığı Türk Süsleme Sanatçısı unvanına sahiptir.