“Bu memleket, dünyanın beklemediği, asla ümit etmediği bir müstesna mevcudiyetin yüksek tecellisine, yüksek sahne oldu. Bu sahne yedi bin senelik, en aşağı bir Türk beşiğidir. Beşik tabiatın rüzgârlarıyla sallandı. Beşiğin içindeki çocuk tabiatın yağmurlarıyla yıkandı. O çocuk tabiatın şimşeklerinden, yıldırımlarından, kasırgalarından evvela, korkar gibi oldu; sonra onlara alıştı; onları tabiatın babası tanıdı onların oğlu oldu. Bir gün o tabiat çocuğu tabiat oldu; şimşek, yıldırım, güneş oldu; Türk oldu. Türk budur. Yıldırımdır. Kasırgadır, dünyayı aydınlatan güneştir” der büyük Türk Atatürk.

***

Çin tarihçilerine göre Türkler ilk kez Milat’tan önce 700 yıllarında Kömen Dağı’nın eteklerinde görülmüştür. Türkler ise başlangıçlarını Tanrı Dağı eteklerinde bulunan ve başkentleri Ötüken olarak görmektedirler. Türkler, göçebe hayatlarını 1071 yılında Büyük Selçuklu Sultanı Alparslan’ın Anadolu’ya ayak basmasıyla son buldurmuş ve anavatan olarak seçmiştir. İlerleyen yüzyıllarda tarihe adını yazdıracak olan Osmanlı Devleti kurulana kadar Türkler, Asya coğrafyasına yayılmış ve çeşitli kollara ayrılmıştır. Osmanlı, 600 yıllık imparatorluktan sonra 19 yüzyılda yıkılış emareleri göstermiş ve 20. Yüzyılın ikinci çeyreğinde yıkılmıştır. Osmanlı devletinin yıkılış sahnesini izlemeyen Mustafa Kemal Paşa önderliğindeki vatanperverler Türk milleti ile kucaklaşarak Kurtuluş mücadelesi vermiş ve Türklerin son devleti Türkiye Cumhuriyeti devletini kurmuştur.

***

Türklük önemli bir meseledir…
“Tarihini bilmeyen bir millet yok olmaya mahkûmdur”  sözlerinin peşi sıra Türk Tarih ve Dil Kurumu’nu kuran Atatürk durmak bilmeyip Türk tarihini araştırmaya devam etmiştir. Augustus Le Plongeon ve James Churchward okumalarından etkilenen Paşa; Maya uygarlığı hakkında araştırmalar yapan Tahsin beyi Meksika’ya göndererek, 3 yıla yakın bir süre Türklük üzerinde tarihi araştırmalar yaptırmıştır. Varoluşundaki en büyük mucizenin Türk olmak olduğunu belirten Paşa, 1936 yılında Türk milletinin bayrağını ve kutsallığını kanunla belirlemiştir.

***

Bayrak sevgisi Türk’ün özüdür…
Türk bayrağı, ülkemizin bağımsızlığını, bölünmez bütünlüğünü ve Türk’ün yurdunu temsil eder. Türk’ün bayrağına dokunmak apaçık düşmanlık göstergesidir. Türk’ ün evine ocağına kast etmek demektir. Kaldı ki bunu 1996 yılında Kıbrıs’ta bir Rum denemiş cezasını canından olarak vermiştir. Türk bayrağına vatanımızda bile dokunmak belirlenen esaslara ve kanunlara göre yapılmaktadır. Öyle her kafasına esen bayrağa dokunamaz, yerini değişemez.

***

İki devlet tek millet…
Türk milletinin tek bayrağı vardır ve Ay-Yıldız ile tarif olunmuştur. Altında ezanlar okunur ve susmaz. Can gardaşımız Azerbaycan öz toprakları için canından vazgeçmiş bayrağı Karabağ’da hür dalgalansın diye savaşıyor. İşgal altındaki topraklarını ele geçiriyor. Türk’ün bayrağını Azerbaycan bayrağı yanında dalgalandırıyor. Bizde öyle yapıyoruz. Türk bayrağımızın yanında Azerbaycan bayrağını asarak Azerbaycan Türklerine yılmaz desteğimizi sunuyoruz. Bunu sözde değil özde yapanlara ne diyor gardaşımız Əhməd Cavad;

Çırpınırdı Qara dəniz. Baxıb Türk’ün bayrağına!

Ne Mutlu Türküm Diyene.