Şair/yazar Ferit Edgü’nün içeriğinde derin anlamlar barındıran aşağıdaki dizeleri, her anımsayışta beni sürekli asla alışmayacağım raddesine taşır…

                 Alışmak benim tarzım olamaz der bu zafiyeti başkalarına yakıştırırım, kendime ise asla. Zira, alışmak özgürlükten vazgeçmek, boyun eğmek, bir yerde bir şeye takılıp kalmak, ödün vermekle eşdeğer…

                 Oysa olması gereken, insan olana yakışan alışmak değil anlaşmaktır. Ve onurlu geçmişimiz bize hatırlatır ki, asla boyun eğilen yerde değildir vatan!

                “Alışmak, hiçbir zaman hiçbir durumda istemedim bunu.

                 Alışmak boyun eğmek demektir.

                 Bir şeye alışan kişi, her şeye alışabilir.

                 Zindana, işkenceye, çaresizliğe, ölümlere, eşitsizliğe…”

                 Belki tam da bu nedenle öfkelendirir alışmak. Çocukken şaşkınlık ve hayranlıkla izlediğimiz birçok yaşanmışlığı sıradanlaştırır, alışmak aslında şaşırmamaktır… Şaşırmamaktır ama, çocuk gözyaşlarımızla ıslanan yastıklarımızı kurutan da yine odur!

                   Ve egemen ideoloji hiçbir yanılsamaya olanak vermeden bal gibi alıştırıyor kitleleri!

                     İnsanlar yavaş yavaş, sessiz ve derinden, uhulet ve suhuletle bir güzel alıştırılır. Birde bakarsınız ki, çevreniz yavaş yavaş olup bitenleri kanıksayan insanlarla kuşatılmış… Şaşırırsınız.

                     Egemen ideoloji “alıştırır”.

                    Baskılara alıştırır, hukuksuzluğa alıştırır, varlığını sürdürmek adına arka bahçesinde yemlediği tavşanlarına alıştırır! Tüm bunların engellenemez olduğuna alıştırır…

                    Haksız kazançlara alıştırır, bol sıfırlı vurgunlara alıştırır, faiz lobisine alıştırır, binbir gece masallarına alıştırır. Son yılların ürünü!.. bulunduğu yeri hak etmeyen, haylice kurum ve kuruluş eliyle alıştırır.

                    Egemen ideoloji “alıştırır”.

                    Sözlerinin ve eylemlerinin doğruluğuna alıştırır, tarzına ve yaşam biçimine alıştırır, karanlığa aydınlık der alıştırır.

                    Sürekli içtimada beklettiği medya eliyle inandırır, çevresinde dağıttığı çıkarlarla alıştırır, güvencesiz de olsa iş vererek alıştırır, unutkanlıkla malül insanlara umut dağıtır alıştırır.

                    Egemen ideoloji “alıştırır”.

                     Yakınlık göstererek alıştırır. “fuzuli yere kendini harcama” diyerek alıştırır. “Bizim için önemlisin” diyerek alıştırır. “Sana ihtiyacımız var” diyerek alıştırır.

                     Ve İnsanlar Alışırlar!..

                     Kimisi gönüllülük temelinde alışır. Olup biteni şıp diye kavrar da alışır! Cici Mama! Burda der de alışır. Milletin enayisi ben miyim? Der ve alışır. Yemleme alanının paha biçilmez nimetlerini  “keşfeder!” , alışır.

                     Kimisi “geç” alışır. Olup bitenleri büyük bir sessizlik içinde izleyip “Du bakalım ne olacak” diye kendini hazırlar!.. Yavaş yavaş alışır. “Ortada başkaca bir seçenek yok, bu yağma sofrasında geç kalmadan yerimi almalıyım” der alışır.

                     Egemen ideoloji “alıştırır”.

                     Düşünceyi yasaklar, alıştırır. Konuşmayı yasaklar, alıştırır. Toplanmayı yasaklar, alıştırır. Örgütlenmeyi yasaklar, alıştırır. Çelişkilerini sana mucize olarak sunar alıştırır.

                      Demokrasilerde böyle sınırlamalar olamaz diyenlere; “Düşünce ama hangi düşünce?” der alıştırır. “Kendi düşüncesi değil, bunlar silahlı çete”  der alıştırır. “Masum bir toplantı değil, örgüt toplantısı” der, alıştırır. “Örgüt ne demek, bölücü çete” der, alıştırır. Yasal düzenlemeyle “ halkın günlük yaşayışını zorlaştıracak davranışları engelliyoruz” der, bir güzel alıştırır.

                        Ve insanlar “alıştırılınca”, alıştırıldıklarının sözcülüğünü pervasızca yapmakta sınır tanımazlar… Tıpkı döneklerin döndükleri tarafın en fanatiği ve acımasızı oldukları gibi…    

                        Sonunda doğanın en gelişmiş canlısı insan, her kötülüğe alışır, kanıksar, tepki göstermez, dahası zincirlerini çiçeklerle süslemeyi! İçselleştirir. Şaşırırsınız.

                        Hiçbir çıkarım içinde olmaksızın, İnanç ve kararlılıkla “Alışmadım, alışmayacağım” deyip direnen canlara selam olsun.