UEFA Avrupa Futbol Şampiyonası’nın “en iyi sonuncusu” olduk. Şükür…

Okurlarım bilir, yazılarımda futbolu gündemime pek almam. 

Ama kopartılan onca fırtınadan sonra çekilen beyaz bayrağı görünce; kalemim,  ister istemez yazıya yöneldi. 

Şampiyona öncesinde verilen gazlar, havalarda uçuşan sloganlar ve günlerce ekranları kaplayan gösterişli reklamlarla “Milli Futbol Takımımızı” hayal dünyamızın kurgularına yerleştirdiler. 

Eee ne de olsa öğretilenlerden biliyordur ki: “Bizim çocuklar bitti demeden bitmez.”

***

Defalarca yaşadığımız sarsıcı sonuçlara en itibarlısını ekledik: “En iyi sonunculuk.” üstelik bir de gol atarak. 

Önümüzdeki şampiyonalar için; yeni gazlar, yeni sloganlar ve yeni görseller hazırlanmalı. 

Hatta daha iyi hücuma çıkan spikerler.

***

Bütün başarım gerçeklerinin değişmez alt yapısı: “Bilgi, emek ve disiplin.”

Bu alt yapıdan yoksun girişimler tartışmasız hüsranla sonuçlanır. 

Bilimden ekonomiye, spordan sanata her alanın başarım hikâyesinin giriş bölümünde; bilgi-bilim var. 

Gelişme bölümünde ise emek ve alın teri. 

Sonuç bölümü bellidir artık. 

Bilgiye, çalışmaya ve disipline itibar etmeyenler, nal toplamaya devam ederler. Bu evrensel bir gerçektir.

Sonucu sporcuların ruhsuzluklarıyla açıklamaya çalışmak, gelecek başarısızlıkların alt yapısını hazırlamak demektir. 

Ya da “yeteri kadar istememek” gibi tamamen anlamsız bir gerekçeye yaslanmak tirajı komik bir duruma düşmektir. 

Hangi sporcu başarmak istemez Allah aşkınıza. Hatta yüklediğimiz gaz, “bizim çocukları” istek çılgınına dönüştürmüştür bile. 

Binlerce genç, üniversite sınavlarına hazırlandı. Çok yakında sınav gerçekleşecek ve sonuç yine değişmeyecek; en çok isteyenler değil, en iyi hazırlananlar kazanacak.

***

Gecesini gündüzüne katanlar, bilgiyi kullananlar ve asla vazgeçmeyenler; öğrenci iseler hedeflerine taşınacaklar. 

Bilim insanı iseler literatüre girecek ve evrensel bir kimlik olacaklar. Sanatçıysalar üretecek ve büyülemeye devam edecekler. 

Ya da toplumsal hayatın bir katmanında görevliyseler akıttıkları alın teriyle toplumun görünmez kahramanlarından olacaklar. 

Ve hep saygıyla, duayla anılacaklar.

***

Futbolda yaşanan bu sonuç, diğer alanlarımızdaki başarım göstergemize benzemiyor mu? 

“Gerekli hazırlığı yapmadan, yeterli bilgiye ulaşmadan en iyi sonucu elde etmek” hayali…

Ne yazık ki bu bizim gerçeğimiz. Ha buna, “Zahmetsiz rahmet elde etmek” de eklenmeli ki son dönem hastalığımız budur. 

En kısa yoldan en büyük paraları kazanmak.

Futbol; kulüp ya da milli takımlar düzeyinde büyük paraların döndüğü bir dünya. Bu dünya nice yoksul insanları peşinden sürüklüyor. Hatta top sahaları (statlar) yoksulluğun toplumsal beşiği oluyor.

Milli futbol takımımızı yarışmalara (turnuva) mehter takımıyla ve sloganlarla değil; aralıksız çalışma düzeniyle, disiplinle ve bilgiyle yola çıkarttığımız zaman daha iyi sonuçlar alacağımız kesindir. 

Ölçüsüz para harcamak ölçülemeyen başarılar getirmiyor ama halkla futbol arasındaki uçurumu büyütüyor.