Yenisinden çok da ümidimiz olmasa da, 2021 yılını geride bıraktık şükür. Çile yıllarından biriydi şüphesiz. Siyasetten ekonomiye, sağlıktan eğitime; dolu dolu yaşadık bütün olumsuzlukları. Peki, hiç yaşanmadan geçen nedir ki?
 

2021 yılı, Türk dili ve kültürünün kutup yıldızı Yunus Emre’nin vefatının 700. Yıl dönümü olması dolayısıyla UNESCO tarafından “Anma ve kutlama yıl dönümleri” arasına alındı. Bu çok önemli bir gelişmeydi şüphesiz. Haliyle sıra bize gelmişti. 30 Ocak 2021 tarihli resmi gazetede yayımlanan genelge ile 2021 yılı “Yunus Emre ve Türkçe Yılı” olarak ilan edildi. Bu çok doğru hamleyi ayakta alkışladım ve ufuktan “bir sevgi dünyası” doğar umuduyla sabırsızlanmaya başladım.

Öyle ya Yunus Emre ve Türkçe.
Türk kültürü zafer yılını yaşayacaktı besbelli.

Ve bütün tahammülsüzlükler Yunus Emre’nin hoşgörü limanına çekilecekti.

 


Nakış, nakış dokumalıydık yılı; her ilmeği Yunus’ça atmalı ve her rengi Anadolu’nun köklerinden seçmeliydik. Zira bilmeliydik ki; Yunus’un dünyasının kapısı aralandığında; Anadolu’dan Dünyaya güçlü bir ışık akacaktı.
Yunus Emre; güzel Türkçesiyle kurduğu büyülü cümlelerle dünya düşünce tarihinde yerini almıştır şüphesiz. Zira onun her adımı ders niteliğinde ve her sözü, modern zamanların hümanizmasına parmak ısırtacak bilgeliktedir.
“Biz kimseye kin tutmayız,
Ağyar bile dosttur bize.
Nerde ıssızlık var ise,
Mahalleyi şardır bize.
Adımız miskindir bizim,
Biz kimseye kin tutmayız,
Cümle alem birdir bize.”


Yunus Emre; düşüncelerini dile getirirken, duru Türkçeyle evrensel bir beste yapmış ve bilgeliğini insanlığa miras bırakmıştır.
Ders kitaplarında çok sınırlı ölçüde yer bulan bu bilgelik, ne yazık ki adına tescil edilen yılda bile tozlu raflardan indirilemedi. Adına etkinlikler yapıldıysa da hiç hissettirilemedi. Etkinliklerde alışageldiğimiz sloganlar ve nutuklar bile pek gündeme gelmedi. Çünkü kaşlarımız çok çatık, kinimiz çok canlıydı! Şimdi hoşgörünün zamanı mıydı?
Evet, hem de tam zamanıydı, sevginin ve hoşgörünün.
Tam zamanıydı Yunus’un.
Türkçe’nin ve insan sevgisinin.
Ve hala Yunus zamanı.
Çünkü O; sevginin ilahi kaynağını bulmuştu, “Yaratılanı yaratandan ötürü.”
İşte kokuşmuş dünyamızın kurtuluş reçetesi.

Yunus’un dili dilimiz, söylemi eylemimiz.
Eğer bunu başarabilirsek, aydınlanır geleceğimiz.