Uzun zamandır kar, boran, fırtına, yağmur derken, Türkiye'yi etkisi altına alan kış ayının soğuğunu sakatlara ve cezalılara rağmen, Trabzonspor’la mutlu bir şekilde yaşadık. Kendimizi Şampiyonluk potasına atmanın hazzını güçlü bir şekilde hissettik.

Dünyanın dört bir tarafından, en meşhur yerleri bayraklarıyla süsleyen, ailesiyle, bütün özlemleriyle renklerini bana ulaştıran, en güzel ağaçlara, en güzel çiçeklere sahip Bordo-mavi gönüllere selam olsun.

Yenilgiyle kapatılan haftadan ve akabinde milli ara sonrası Beşiktaş'la maçı olan takımımızın, sahada nasıl duracağını, sakatlıklar sonrası nasıl bir onbirle başlayacağını, full stat önünde rakibe ne tepki vereceğini, teknik, taktik ve motivasyon olarak nasıl oynayacağını hep birlikte, tüm heyecanımızla merak etmekteyiz.

Başkan, başkan yardımcısı ve hocamız ile gelecek yılın planlamasının şimdiden yapılması taraftarımızı memnun etmekte. Şampiyonluk seslerine ait vizyon görüntüsü sonraki yıllar adına daha büyük umutlara, daha farklı duygulara yelken açılacağına işaret.

Ramazan ve oruç ayında tüm halkımızdan istirhamım, akrabalarını ve akabinde komşularını gözetmeleri, zekatlarını ve fitrelerini unutmamaları, nefislerine mümkün oldukça sahip çıkıp, hoşgörülü olmaları.

Artık Trabzonsporlu duruşunu her platformda doğru bir şekilde gösterip, bize yakışanı kibirlenmeden, başkalarına rahatsızlık vermeden nazikçe göstermeliyiz.

Unutmayalım ki Şampiyonluğumuz taraftarımızın sayısını da arttıracaktır.

Yeni yüzlere, yeni duygulara, yeni heveslere kucak açmalıyız.

Sağlıcakla...