Avrupa Birliği’nin (AB) 2019’da hayata geçirdiği “Yeşil Düzen”  2021 yılı içerisinde Çevre Kanunu olarak karşımıza geliyor.

Ülkemiz altyapısını gelecek yeşil düzene göre hazırlama planlarını bu yıl çıkacak kanunlarla altyapının oluşturulması için İklim Kanunu çıkartılacak.

AB Yeşil Düzen’in gereği olarak belirlenen emisyon azaltım planlarına göre, Türkiye’den ihraç edilen ürünler de burada belirtilen kriterlere uymak zorunda olacak. 

Türkiye’deki altyapının da uyumlu hale getirilmesi önemli bir ihtiyaç. 

2021 için meclis çalışmaları kapsamına alındığı bildirilen bu kanununun iklim değişikliğine uyum ve risklerle mücadele konusunda çok önemli bir kilometre taşı olacağı kesin, küresel ısınmanın 1.5 derece ile sınırlı kalması için küresel emisyonların 2030’a kadar yüzde 50 azalması, 2050 itibarıyla da sıfırlanması gerekiyor. 

Bu hedeflerin gerçekleşmesi, her ülke ve kurumun kapsamlı hedefler ve uygulama planları ortaya koymasını gerektiriyor.

Gelecek yeni yani yeşil düzen de şimdiden karbon pazarı büyümeye başladı bile.

Bu geçişte hızlanmayı ve gerekli pazarın oluşmasını hızlandırmak amacıyla Institute for International Finance (IIF) özel sektörün içinde olduğu bir çalışma grubu oluşturulmuş ve karbon piyasalarının işleyişine yönelik ölçeklenebilir, şeffaf, gözden geçirilebilir ve sağlam bir yapı için öneriler şimdi den geliştirilmiş, karbon pazarı mekanizmalarına ihtiyaç duyacağı ve artan ihtiyaca cevap vermek için bu pazarların büyüme zorunluluğu şimdiden hız almış durumda.

Karbon kredisi bir metrik ton karbondioksit (veya eşdeğerinin) atmosfere salınmasının engellenmesi veya salınmış olanın geri emilmesinin sağlanması karşılığı oluşturulan sertifikadır. 

Karbon kredisi için kullanacak projelerden örnekleme yaparsak konu bazında yenilenebilir enerji projeleri, fosil yakıtların emisyonlarını azaltan projeler, ormanlaşmayı sağlayarak emisyonları ofsetleyen projeler (yeniden ağaçlandırma, ağaçlandırma, sürdürülebilir ormancılık), enerji verimliliği projeleri, kaynak kaybını ve su kullanımını azaltan projeler sayılabilir. 

Bu projeler yukarıda değinildiği gibi emisyonları azaltan veya gerçekleşen salımların geri emilmesini sağlayan projelerdir. 

Tahminlere göre 2050’ye kadar yılda 5 gigaton negatif emisyona ihtiyaç var. 

Bunun için kısa dönem için karbon oluşmasını engelleyen projelerin geçişi hızlandırması beklenirken, orta-uzun dönem için karbon kredilerinin emisyon offsetlemeye yönelik mekanizmalarının etkili olacağı öngörülmektedir.

Özetle iklim krizi ile mücadele ve 2050 net-sıfır emisyon dönüşümüne yönelik çalışmaların ivme kazanması için çok kritik bir döneme girmiş olacağız.

Bütün bunların yanında Karbon piyasalarının düzenlenmesi, karbon vergilerinin getirilmesinin ötesinde, bu geçişte uygulamaya destek verecek yapıların devletin planları arasında olması ve kurumlar tarafından benimsenerek uygulanması çok önemlidir.