Yüce Rabb, "Kıyamet gününde elinizde bir fidan varsa dikiniz!" emrediyor. Ayrıca,

Fatih Sultan Mehmet'in "Ormanlarımdan bir dal kesenin kafasını keserim!" emrini de biliyoruz.

Buradan dinimizde ağacın/korunun/ormanın nasıl önemsediğini anlıyoruz.

Ayrıca, yöneticilerin de ağacı/ormanı ne denli önemsemeleri gerektiğini de...

Bildiğim kadarıyla, ormanlarımızın 1940'lı yıllarda askerlerimiz koruyordu.

Sonraları doğrusu yapıldı, Orman Bakanlığı kuruldu..  Tabiat varlığımız/zenginliğimiz ormanların geliştirilmesi bu bakanlığa verildi.

Koruması altında.

***

Amaaa...

Yaz mevsimi geldiğinde ormanları tarla kazanmak/yapmak amacıyla yakan biz...

Piknik yaparken de kafayı çekip, ormanın tutuşmasını/yanmasını sağlayan da biz...

Yakmayı bırakın, dağ başında, doruklarda kalan orman artığı küçük koruları ev yapmak için kaçak olarak kesen de biz...

O zaman sorma hakkımızı kullanalım:

- Bu ne biçim yurttaşlık?..

***

Kent insanının barınağı; konutlar/apartmanlar -istemesek de- gecekondulardır. Bunu biliyoruz.

Diğer yaşam alanları ise; soluklanmak, dinlenmek için yeşil alanlar, parklardır kuşkusuz.

Kentlerin tarihsel gelişiminde vazgeçilmez ve gerekli görülüp plan üzerinde ayrılan yeşil alanların; koruların, ağaçların, diğer doğa varlıkların bir zaman sonra kesilmesini, tahrip edilmesini, kaldırılmasını kabullenemiyorum.

Kent merkezlerinin sağlıklı büyümesini zamanında plan üzerinden önemseyen yöneticilerin; sonradan bu anlayışlarından caymaları, ya da bu tutumlarını inkâr etmeleri -ne yazık ki- yaşanıyor günümüzde...

Bir tür ihanet!..

Kentlerde yaşanan bunalımları/sorunları aşmak varken;  bir de yeşil alanları tahrip etmeye, kesmeye/kırmaya/kaldırmaya cüret etmek...

Oysa,  kentteki bir ağacın/korunun kesilmesi; o kentin bir yaşam alanını tahrip etmek değil de ne?

Ne yazık ki, son yıllarda -özellikle Başkent Ankara'da- ağaca, korulara yönelik acımasızca bir katliam uygulanıyor.

Kimi akl-ı evvellere göre insanlara yeni yaşam kolaylıkları böylesi alanları kaldırmakla oluyormuş!

Sevsinler böyle akılı!.. Ağaç/orman keserek insanlara hizmet ediliyormuş!

Batı'da böyle bir hizmet anlayışının olmadığını bizim yerel yöneticiler ne zaman öğrenecek?