Dünyada istenilen eğitim kişilerin bilgi, beceri, anlayış ve değerleri kazanmalarını sağlayan bir süreçtir. Son günlerde eğitim ile ilgili oluşturulan programlar tekrar tekrar gözden geçirilmektedir. Planlanan yeni müfredat değişiklikleri işin uzmanları, uygulayıcı öğretmenler ve sürecin bütün paydaşların katılımı ile gerçekleştirilmelidir.

Milli eğitim için milli bir müfredat hazırlanmalı, toplumsal dayanışma milli bilinç, millet vatan ve bayrak sevgisi özenle programa giydirilmelidir. Dünya ve Türkiye için ihtiyaçların göz önünde bulundurularak, uzay çağının konuşulduğu günümüzde savunma, ilaç gıda denizcilik, farklı dünya ülkeleri ile yapılan işbirlikler, yapay zeka ve farklı teknolojiler eğitim programlarında mutlaka yer almalıdır.

Yeni program yapılmadan önce 'K12 Türkiye Bütüncül Modeli' hazırlanmıştır. Programlara kaynaklık eden bu modelde kavramsal beceriler, eğilimler ve sosyal-duygusal öğrenme becerileri oldukça detaylı bir şekilde yazılmıştır. Bu belgeye kaynaklık eden uluslararası metinler arasında OECD beceri setleri ve CEFR Avrupa dil çerçevesi bulunmaktadır. Çıkış noktası ve bu kısma kadar teorik olarak süreçte sorun görülmemektedir. Çünkü detaylı bir beceri çerçevesi çizilmiştir. Ancak bu belgedeki tüm kapsam ve içerik programlara aktarılmıştır. Bu durum programların çok fazla kavramsal yük ve içerikle doldurulmasına neden olmuştur; bu da hem program muhataplarının hem de sahada uygulayıcı öğretmenlerin işini karmaşıklaştırmaktadır.

Müfredatı azaltmak söylevi popülist bir yaklaşımdan öteye gidemez. Zaten yakın geçmişte belli derslerde konu azaltmaya gidilmiş, mühendislik kazanan bazı öğrencilerimiz matematik dersinin bazı konularını üniversite hayatı başlayınca özelden bire bir almak zorunda kalmıştır. Oluşturulacak müfredat isteyenin ulaşacağı ve edinilecek mesleklerin alt yapısının verileceği şeklinde oluşturulmalıdır.

Türk eğitim sistemi artık tek tip adam yetiştiren değil, kişiye özgü yenilikçi programlarla yola devam etmelidir. Her bireyi kendi ilgi, yetenek, beceri hatta zeka seviyesine göre yetiştireceğimiz programlar hayata geçirilmelidir. Her öğrencinin doktor olamayacağı fikri başta ebeveynlere öğretilmelidir. Yıllarca büyük emekler verilerek yetiştirilen çocuklarımızın meslek seçimleri çocuğun isteğinden ziyade toplumun öngörüleriyle veya veli dayatmalarıyla oldukça başarılı bir eğitim sisteminden bahsedemeyiz.

Eğitimin birinci hedefi mutlu bireyler yetiştirmek olmalıdır. Psikolojisi bozuk doktor veya hedefsiz 25 yaşına gelmiş üniversiteliler yetiştirmek tamamen bir nesli harcamaktan öteye geçemez. Zaten son yıllarda artan intihar vakaları da eğitim sistemimizin duygudan yoksun olduğunu kanıtlamaktadır. Yeni neslin iyi eğitim alması, dünya ve ülke gerçeklerine göre yetiştirilmesi bizim ana ilkemiz olmalıdır. Ancak mutlu bir toplumun mutlu bireylerden oluştuğu da unutulmamalıdır.

Dünya ile yarışabilecek milli eğitim için milli bir müfredat hayata geçirilmelidir. Ülkemiz iş dünyası, kalkınma teşkilatları, devlet planlama kurulu gibi kamu kurumlarının geleceğe yönelik talep beklenti ve ortaklık teklifleri göz önüne alınmalı, Türk Milletinin tarihi kültürel ve ahlaki değerleri programa giydirilmelidir.