Ülkemizde siyaset pazarının müdavimleri bu alana adım attıktan sonra bir daha oradan çıkmak istemiyorlar nedense... Arada tek-tük küsüp, siyasette genel başkanın talimatları/emirleri gereği dar alanda laf ebeliği yapmadıkları için listeye alınmayanlar ise ; askeri deyimle tebdil-i hava/hava değişimine uğrayanlar da var tabii ki...

Böylece ofsayta düşen kimileri için de "danışman-baş tanışman-Bakan vekili" kadroları "ikmal istasyonu" bulunup küs havası "gönül alma havası"na dönüştürülüyor.

Bu da siyasetin çirkin bir yönü elbet...

Nicedir kafamda bir soru var: Acaba başka ülkelerde bizdeki gibi mi siyasal yaşam, diye?

Örneğin, Avrupa'da siyasetçiler bizde olduğu gibi seçim öncesinde "siyasal reklam kampanyası" düzenleyip, yüksek sesli hoparlörlerle kafa şişirme yarışına kalkmadıklarını biliyorum.

Çünkü, oralarda toplumsal kültür düzeyi günlük/aktüel olayların, TV, gazete bilgilerinin birikimiyle değil; okullarda, akademilerde, üniversitelerde dirsek çürütülecek sağlanan beyin birimiyle oluştuğunu da çok biliyorum.

Bizde de böyle olsa nelerin değişeceğini düşünür müsünüz?

Xxx

Demokrasi adına "kötü örnek" gösterilecek bir husus da; artık mazi olan ya da tarih olan konular üzerinden siyaset yapma alışkanlığından/huyundan/hastalığından kurtulamayışımız var.

Kimi siyasetçiler  öyle bir "karalama hastalığı"na yakalanmışlar ki; rakiplerinin sadece başarısızlıklarını dillerine dolayıp aleyhte propaganda yaparken onların başarılarını ise unutmayı tercih ediyorlar.

Hani, "rende kendine yontar" örneği...

Siyasetçinin herkesten çok demokrat ve kültürlü olma zorunluluğunu siz "oy ağalığı" olarak düşünür ve algılarsanız; o zaman "siyasal ortam"daki çürümenin toplumsal yaşama yansıyan sorunlarıyla yıllar yılı boğuşursunuz.

Demokrasiniz de "yerinde say!.." komutu almış gibi  " kısır bir döngü"ye kapılmış olur böylece...

Bugünkü manzara budur, maalesef...

***

Türk demokrasisinin içine düştüğü kısır döngüden çıkması yine siyasetçilerin özverili/erdemli çıkışlarıyla rayına oturacağına inananlardanım.

Bunun için -her zaman söylerim- yapılacak ilk seçime belki de "Yeni Anayasa" çalışmalarından önce "demokrat bir seçim yasası ve partiler yasası" nı  öncelikle hazırlayıp yürürlüğe konulmalı...

Bu, sadece demokrasimizi rayına oturtmak bakımından zorunlu görünüyorsa da; asıl önemli yanı/yönü ülkemizde dirlik/düzenin baş koşulu bizce...

Çünkü yapılacak yeni seçim yasası ve partiler yasası demokrasiye güç katacağı gibi, bu ülkede altmış yıldır süregelen kısır döngünün, siyasal tartışmaların, birbirini karalamanın sonu olacak, ülke siyaseten huzura kavuşacak...

Böylece Türkiye, "biat demokrasisi dönemi"ne son verecek, yoluna daha sağlıklı devam edecek...

Bu da; günümüz siyasetçilerin bu iki yasayı düzenlerken/değiştirirken gösterecekleri ülke, insanseverliğe ve samimiyete bağlı...