Bir noktaya gelip de durum değerlendirmesi yapıldığına, "Bundan sonrası..." deyimiyle söze başlayanların sözü dinlenir. Aksi bir durumda; kafadan çıkan ses, konuşan herkes, erken uyanan horozun zamansız ötüşünün yarattığı ortam oluşur.

Hani, "Horozu çok olan yerde sabah erken olur" derler; ya da Trabzonspor'un içine düştüğü durum gibi...

Tıp dünyasında "kan uyumu" diye bir tanım var. "Bağışıklık" yani...

Trabzon futbolunun geleneğine ters düşen eylem ve  söylemde bulunursanız, biliniz ki sonunda boş çuval gibi ayakta duramaz, biter; ezik dünyanızla çeker gidersiniz.

Ersun Yanal böyle bir durumu yaşayacağını bilmesi gerekirdi. Daha önceki iki deneyiminde demek ki; Trabzon'un spordaki atardamarını sağlıklı tutamamış...

Ona göre; "yabacı futbolcu kurtarıcı olur, böylece başarılı olurum", sabit fikri ya da düşü Trabzonspor'daki sonunu hazırladı. Çekirge bir sıçradı, iki sıçradı, ama üçüncüsü?

Tamam, Ersun Yanal kabahatli/suçlu da, ona bu denli ödün tanıyanların pozisyonu ne?

Türk futbolunda kimilerince yaratılan "yabancı futbolcusuz şampiyon olunmaz!.." yanlış algısına kapılan Trabzonspor yönetimi,  bu konuda aynı frekanstaki Ersun Yanal'la uyuşmazlığı elbette düşünülemezdi. Gelin/kaynana uyumu havasında; Avrupa'nın fersude futbolcularına yalvar-yakar durumlar yaşanılıp  ve de milyon Dolarlar verilerek transfer turşusu kurarsanız, çok daha hayali/düşsel 50. yıllar ve de şampiyonluklar beklersiniz.

Yabancı/ithal futbolcular, Türkiye'ye Dolar kazanmaya, sakatlanırsam futbol yaşamım biter inancıyla geliyor. Yöneticiler ise "yabancı futbolcu transfer edersek şampiyon oluruz" heveslenmelerinin sayfiyesi peşinde...

Futbol piyasasının yalan söylemlerine kapılanlara Akhisarspor  gibi pür futbol heyecanı yaşayan gençler, hem Yanal'ın, hem de Yöneticilerin suratlarına öyle bir şamar vurdu ki, izi bir ömür boyu çıkar gibi değil.

***

Türk futbolu nicedir kendini inkar etme noktasına taşınıyor. Kulüpler vitrinlerini "yabancı/ithal" futbolcularla düzenliyor, teşhir ediyor, görücüye çıkarıyor.

Karşılaşmalara kimi takımlar 11, kimileri 10, 9, 8, 7 "yabancı/ithal" futbolcu ile sahaya çıkıyor.  Çünkü, ne denli "yabancı/ithal" futbolcu oynatırsanız o denli galibiyeti özleyen/isteyen bir taraftar ve futbol dünyası yaratan bizler değil miyiz? "Futbolun seyirlik bir oyun" olduğunu günümüz futbol seyircileri unutmuş görünüyor.

***

Türkiye'de futbol;  bugünkü anlayış devam ettiği sürece bitim noktasına doğru gidecek... Kulüp yönetimlerinin, futbolu "mutlak başarı"ya şartlandırması yanlışı yaşanıyor. Futbolumuz öyle bir noktaya geldi ki; kötü oynayıp kazanan sevinç/mutluluk duyuyor. Kaybetmek elbette üzücü, ama güzel oynayıp kaybetmenin niçin teselli eden bir yanı/yönü yaşanmıyor?

Aile yaşamı gibi, futbolun geleceği de "Alt yapı"daki gençler olduğunu unutanlar var bugün. İzmir, Gaziantep, Samsun, Adana, Giresun, Eskişehir, Rize, Erzurum, Balıkesir, Elazığ, Manisa

İllerimiz alt yapı futbolunu yönetenlere büyük görev düşüyor.

İşte o zaman, gerçek Türkiye futbol ligi ortaya çıkar.