Büyük kulüp olmak için sadece bir branşta değil, bir çok amatör branşı da bünyenizde barındırmanız ve başarılı olmanız gerekir. Bugün bırakın birçok spor branşını olanlarını da kapatıp kapısına kilit vuran Trabzonspor’un elinde mecburi olarak basketbol kaldı.

O da 1461 gibi Trabzonspor’un kamburu, angaryası gibi duruyor.

Hafta sonu oynanan Fenerbahçe maçındaki çıkan olayların ne savunulacak, ne de tutulacak bir tarafı var.

Salon sporları ve özellikle basketbol günümüzde bir kulübün vizyonu, misyonu yani bir anlamda prestiji olarak kabul edilir.

Ancak biz hala bunun farkında değiliz ve olaya dediğim gibi angarya gözüyle bakıyoruz.

Şu huyumuzdan artık vazgeçmemiz gerekir.

“Herkes bize karşı. Adamlar buraya bizi tahrik etmek için gelmiş”

Yahu doğru da olmayabilir. O zaman sen de tuzağa düşmeyeceksin.

Kendine, camiana sürekli zarar ve hasar vermeyeceksin.

Salona girer girmez, havayı ciğerlerine çekmeden hatta koltuğuna oturmadan taraftara yakışır şekilde bir karakter ortaya koyacaksın, bunun karşılığını alacağın galibiyetle perçinleyeceksin.

Medeniyetten uzak, sportmenliğe aykırı davranışlara girip takımın gül gibi götürüp kazanacağı maçta fark yemesine yol açtıktan sonra hem madde hem de manevi olarak verdiğin hasarları hala düşünemiyor musunuz?

Bu nasıl taraftarlık? Taraftar takımına, camiasına zarar verir mi?

Diyelim Akyazı’nın trafiğine geçelim.

Milyonlarca dolar para harcanmasına rağmen, hala ne otopark ne düzgün bir akışı oluşturacak yollar, ne de aydınlatacak ışık ara ki bulasın.

Stadyumda kalındığından daha çok çıkmak için harcıyor millet.

Girmesi ayrı dert, çıkması ayrı dert!

Yetkililer de bu zulme karşılık duyarsız kalıyor.

Allah'tan Trabzonspor kazandı da sıkıntıya katlandık!

***

Sahaya gelirsek..

Trabzonspor gol oluncaya kadar bu yılın seyir zevkinden ve sonuca gitmekten en uzak maçını sergiledi. Nitekim 41. dakikada ilk çektiği şut gol oldu.

Trabzonspor'un her şeye rağmen bir oyun şablonu var ve bu şablonda da sabır var, haddini bilmek var, hoyratça oynamamak var, açık vermeme var, irade var, disiplin kazanma arzusu var. Bütün bunlar 90 dakika sonunda Bordo- Mavililer'i kazanan taraf yapıyor. Bunları söylerken hoca fonksiyonunu da göz ardı etmemek gerekir. hocamızın karakteri neyse izdüşümünü sahada görebiliyoruz. Maalesef bunları daha önce göremedik.

Her maçta olduğu gibi kırılma anları vardı. Mas'ın ve Onur’un önlediği iki gol bence böyle anlardı. Şans bu anlarda Trabzonspor’un yanındaydı.

N’doye’un maça katkısı ve golü sonuçta belirleyici oldu. Trabzonspor kilitlendiği zaman A.Kadir bunu açacak bir oyuncu hüviyetinde. Öyle görülüyor ki sezon başında zirveden çok uzaklaşan Trabzonspor ikinci yarı ile zirvede yerini alacak.

Yapmamız gereken sadece biraz daha destek, biraz daha inanış ve sabır.

Çünkü bu sabır Yanal zamanındaki gibi zamanı boşa harcatmıyor, karşılığını veriyor.

Gelişim ve değişim safsatalarıyla da haftaları bitirmeyeceğimiz de belli.

İnanıyorum ki bu takım kalan 3 maçta 7 puanı garanti alır, 9 da hiç şaşırtıcı olmaz.