Değerli okurlar, “Konya maçı sonrası Fenerbahçe maçı öncesi “ başlıklı yazımı sizler ile paylaşmıştım. Yazının bir bölümünde;  “Fenerbahçe maçında, bireysel hataların yapılmaması ya da yapılması halinde hatayı giderecek  yardım biçimleri üzerinde bireysel ve gurup olarak  yoğun bir çalışma yapılmalıdır.

Golcünün bir takım için ne denli önemli olduğu Burak Yılmaz ile Konyaspor maçında görüldü. Rakip savunmada,  hem zihinsel hem de fiziksel olarak yorgunluğa neden olan bu tür oyuncunun oyun alanında fazlalığı rakip için düşünsel yorgunluk, başka deyiş ile oyun konsantrasyonundan düşme anlamı taşır.

Bu nedenle, birden fazla golcü ile oyun alanında yer almak rakiplerin maç öncesi zihinsel kargaşasına neden olacaktır. Fenerbahçe maçında iki golcü ile oyun alanında yer almak önce Aykut Kocaman’ın sonrada Fenerbahçe savunmasında  Trabzonspor’un oyun “Hücum anlayışı” tarzını anlayabilmede  hatalı davranışa itebilir.”

Bu bölüme sonradan dönüş yapmak üzere ilk Konyaspor maçında yer verilen ilk onbirde ter verilen Bogonda yerine  Bero tercihini irdelemek istedim.

Maç kritik yazımda yer verdiğim gibi Yanal top ile oynama niteliği yüksek olan Bogonda’yı  değil de mücadele gücü yüksek olan Bero’yu tercih nedeni,  kendi oyununu değil, rakibe göre oyun planı oynama düşüncesinin göstergesi oldu. Yanal, Fenerbahçe’nin bu alandaki  pas trafiğini etkisiz kılmak, en kısa sürede topa sahip olmak  ve Burak Yılmaz’ı savunma arkasında top ile buluşturmak istedi.

Kuçka – Okay gibi mücadele gücü yüksek olan ikilinin yanı sıra koşusu ile bu bölgenin gücünü artıran Yusuf Yazıcı’nın yanına bir de Bero seçeneğini kullanmak belki topa sahip olma düşüncesinde Yanal’ı haklı çıkardı ancak,  topu gol bölgesine taşıyabilmede, bu bölge adamları aynı başarıyı gösteremedi. İşte ayrıntı bu noktada;  Yanal’ın Bero tercihi bu anlamda eleştirilebilinir. Aynı bölgede Konya maçında yer verdiği Bogonda, hem bu alanda kazanılan topları Fenerbahçe savunmasının dengesini bozacak biçimde taşıyabilir, hem de gol pozisyonu bakımından Burak’a   alternatif olabilirdi. Denilebilir ki, Yanal bu oyun yaklaşımı ile 5.dakikada golü buldu. Doğru ama Bogonda ile daha fazla ve anlamlı gol pozisyonu üretebilinirdi.

İlk onbirde golcü olarak sadece Burak Yılmaz ile oyun alanına çıkan bir Trabzonspor için  ancak, sahip olduğu yetenekleri bilmeyen takım tanımlanması yapılırsa hiç de yanlış olmaz. Hem de böylesine bir Fenerbahçe ortamında.

Rodellega gibi ceza alanı golcüsü ve Burak Yılmaz gibi savunma arkası koşular yapabilen iki golcü ile oyun alanına çıkmak bir takım için hem özgüvendir hem de futbol adına meydan okumadır. Yanal, kulübün sahip olduğu bu yetenekleri niçin ve neden kullanmaz ya da kullanmak istemez ? Bu konuda kendisi ya da sayın Usta’nın takımın 50.yıl başarılarını sabırla bekleyen taraftarları bilgilendirmeleri önemlidir.

Konya maçı sonrası kaleme aldığım yazımın bir bölümünde, Konyaspor maçında oluşan ve Fenerbahçe maçında da olabilecek bireysel hataların giderilmesinin ve bu anlamda özellikle savunma bloğunun tekrar tekrar çalışma yapmasının yerinde olacağını belirtmiştim. Maalesef yenilen ilk gol iki oyuncunun “Uğur-Pereria” art arda yaptıkları bireysel hatalar sonucu oluştu. Pereria ve Uğur’un  top ile dripling yapan Alper’e karşı pozisyon alabilmedeki refleks yetersizlikleri ve uyumsuzluğu gole neden oldu.

Trabzonspor, cahil cesareti ile değil Trabzon futbol aklı ile oyun oynama becerisi ve temposunu edinmelidir. Hemen hemen her maç,  oyun başlangıcı ile başlayan yüksek tempolu topu kazanma istekli oyun,  sonrası topu ne zaman ? nasıl ? kullanacağını bilmeyen ve ilerleyen oyun süresince başlangıç temposu düşen ve yorulan, yorgunluktan ne yaptığını bilmeyen bir oyun felsefesini hemen terk etmelidir. Topu ne zaman,nerede, nasıl  kullanacağını bilen oyunculara sahip olmak , büyük takım olmanın ölçütüdür.