Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanı ve KTÜ Sürmene Deniz Bilimleri Fakültesi Öğretim Üyesi Yrd. Doç. Dr. Coşkun Erüz ile Araklı’da ve diğer ilçelerde yaşanan heyelan ve selin ardından bir söyleşi gerçekleştirmiştik.

Erüz, yaşanan taşkınların sadece afet olmadığına dere ıslahı adı altında dere yataklarının darlaştırılmasına dikkat çekmiş, işin yanlış yapılmasından dolayı başta Devlet Su İşleri olmak üzere ilgili belediyelere de eleştirilerde bulunmuştu.

Bunun üzerine DSİ’de çalışan bir arkadaşımız bizi arayarak Sayın Erüz’ün konunun uzmanı olup olmadığını, kendisinin inşaat mühendisi olup olmadığını sorguladı.

Kimsenin avukatı değiliz yalnız söyleyişi biz gerçekleştirdiğimiz için konu bizi de ilgilendiriyor. Bu yüzden mecburen konuyla ilgili bir şeyler yazmak zorunda kaldık.

Biz bir konuyu araştıracağımız veya haber yapacağımız zaman kimseden icazet almayız. Konuyla ilgili kişilerle irtibata geçer kamu menfaati adına haberimizi yaparız.

Gazetemizin tüm birim amirleri ile bu konuyu istişare eder sonra yayımlanıp yayımlanmayacağına karar veririz.

Şimdi asıl konuya gelecek olursak, Sayın Erüz’ün konunun uzmanı olup olmadığı sorgulanıyor. Erüz’ü yakından tanırız. Basında çalışan diğer meslektaşlarım da iyi tanır. Sayın Erüz, basına demeç vereceği zaman araştırarak, bilimsel verilere dayanarak açıklamalarda bulunur. İşin kanuni boyutunu da araştırır. Yani işkembeden sallamaz.

Zaten Sayın Erüz, TEMA Vakfı başkanlığı da yaptı.

Başta dere yatakları olmak üzere hem tarihi hem de doğal değerlerimiz ile ilgili gerekli kanunları da biliyordur. Zaten bunu demeçlerinde çokça görürüz.

Emin olun mevzuattan ve kanunlardan bihaber olsaydı hem TEMA Vakfı Başkanlığı hem de 

Doğal ve Tarihi Değerleri Koruma Derneği Başkanlığı görevlerini yürütemezdi.

Kendisi de ayrıca KTÜ’de akademisyendir.

İlgili uzmanların yapıcı eleştirilerine ‘tukaka’ deyip kulak tıkamak yerine bazı söylemlerden ders çıkarmak gerek.

Sonuçta herkesin amacı belli daha yaşanabilir bir şehir. Doğal afetlerin en aza indirildiği bir bölge ve şehir. Yanlışa doğru demek insanlara ve şehre ihanet etmekten başka bir şey değildir.

Göz var nizam var, dere yataklarına beton ile örülmesi hem doğal güzelliği bozuyor hem de derelerin taşmasına neden oluyor. Yani bunun için mühendis olmaya gerek yok.

En son örneğini Araklı’da Kaşıkçı Deresi’nde gördük. Menfezin hatalı yapılması pahalıya patladı. Afet maddi hasar ile atlatıldı. Çok şükür can kaybı olmadı.

Devletimizin resmi kurumlarında bulunan yetililer, yapıcı eleştirilere tahammülsüzlük gösterip kendi bildiklerini okumaya devam edip tedbir almak yerine uyarılarda bulunanlara çamur atmaya devam ederse daha çok afet bizi bekliyor!