Bayramlar giderek mahiyet değiştiriyor. Yeni zamanlar yeni algılar ortaya koyuyor. Bu da bayramlar gibi değerlerimiz üstünde değişimlere neden oluyor.

Herkes için bayram değerlidir ama çocuklar için bir başka değerlidir.

Peki, şimdiki çocukların bayramlarıyla bizim çocukluğumuzun bayramları bir miydi?

 Çocuklar için büyüklerin, akrabaların kucaklarında yaşanan sevgiydi eski bayramlar.

Şimdiki gibi her gün ''duş alma'' fırsatı olmadığı için özellikle arife gününden banyo yapılır, bayramlıklar ütülenir, muhakkak yatağın başucuna konur, hatta birkaç kez yerlerinde duruyor mu diye kontrol edilir, yeni elbiselere mutlulukla bakılırdı.

 Bayram sabahı erkenden sevinçle, coşkuyla kalkılır, yeni elbiseler, potinler giyilirdi. Eskiden çocuklar yeni bir giysi ya da oyuncak istediğinde ''Bayrama az kaldı'' denirdi, şimdiki gibi çocuklar ne isterse hemen alınmazdı. Belki de bu yüzden bayramlıklar daha bir kıymetlenirdi.

Erkek çocuklar babalarıyla, dedeleriyle bayram namazına giderdi. Sabah erkenden kalkılan ama uykuyu alamamış bile olsa hiç ''mızmızlanmadan'' gidilen bayram namazları sonrası tüm aile büyükten küçüğe sırayla bayramlaşır, hediyeler, harçlıklar verilir, ardından özenle hazırlanmış kahvaltı sofrasına oturulurdu.

 Kahvaltıdan sonra hemen sokağa çıkılırdı. Kapı kapı bütün komşular, akrabalar, nineler, dedeler ziyaret edilir, elleri öpülür, gönülleri hoş edilirdi. Büyükler de çocuklara harçlık, şeker, mendil verirdi. Hatta bol harçlık veren komşu, diğer çocuklara haber verilir, o komşunun bayram boyunca kapısından çocuklar eksik olmazdı.

 Çocukların ceplerinin dolduğunu bilen seyyar satıcılar bile sırım gibi giyinir, sokakta horoz şekeri, macun, pamuk helva satardı. Mahalle bakkalından Arap kızı sakızı, biraz sonraki dönemlerde ''Tipitip'' sakızlar alınır, laklaklar, çatapatlar, mantar, maytap, torpiller çocukların sevinç seslerine karışırdı.

Bilgisayar başında yalnız oynanan oyunlar yerine sokakta akranlarla çelik çomak, misket, kuyu kazmaca, kovalamaca, dokuz kiremit, saklambaç, evcilik oynanırdı.

Şehrin belirli meydanlarına bayram çadırları kurulur, gösteriler düzenlenir, Karagöz-Hacivat oynatılırdı.

 Özetle, herkesin ''Nerede o eski bayramlar'' derken hatırladığı anılar farklılık gösterse de eski bayramlara dair ortak hisler, yaşam alışkanlıkları, gelişen teknolojiyle birlikte değişen insanların, elektronik ortamda ''yüz yüze sıcaklıktan'' uzaklaşıldığı yönünde. Ve görünen o ki, biraz eskiye özlemi, biraz da toplumları ''hoş'' kılan bazı geleneklerin etkisini yitirmesine duyulan serzenişi içeren ''Nerede o eski bayramlar'' sözü lügatlardan hiç çıkmayacak.