İç savaş, yoksulluk nedeniyle ülkelerini terk ederek Türkiye’ye sığınan ve buradan daha iyi bir gelecek ümidiyle Avrupa’ya geçmek isteyen göçmenlerin hali ortada.
Çoğu hayatlarını ya dilencilik yaparak geçiriyor.
Sokak başları dilenci dolu!
Trabzon’da ne yazık ki bu üzücü manzaradan nasibini alıyor.
Bütün önlem ve uyarılara rağmen henüz yeni doğmuş bebekleri ile bu soğukta dilencilik yapanların durumuna yürek dayanmıyor.
Üstelik hepsi çocuk!
Okulda okuması gereken parklarda oynaması gereken çocuklar kucaklarına verilen bebeklerle birlikte dilencilik yapıyor..
Belli ki göçmenler bu işi alışkanlık haline getirdi!
Elbet de durumları ortada! Ekmeğe muhtaç insanlar!
Fakat devlet onlara kamplarda gerekli yardımı yapıyor. Hem oralar daha güvenli!
Kendi toprakları kendi ocakları kadar olmasa da bu kamplar onlar için büyük bir nimet!
Gaziantep, Şanlıurfa ve Mardin’de kampları gezmiş ve Türkiye Barolar Birliğine rapor hazırlamış biri olarak bunu söylüyorum.
Eksikler, yanlışlar, ihtiyaçlar yok mu?
Var elbet de!
Ama ülkemizin birçok yerinde çok daha kötü şartlarda hayat mücadelesi veren evinde yakacak odunu mutfağında pişecek yemeği olmayanları da hesaba katmak gerek.
Onlar da yaşama tutunmak için direniyor mücadele ediyor
Göçmen vatandaşlarımızın çektikleri acıları hepimiz biliyoruz.
Hepimizin yüreği yanıyor, yarası kanıyor!
Savaşlar sürdükçe terör alçaklığını devam ettirdikçe ne yazık ki bu acılar böyle devam edecek.
Hayatı ve ekmeği paylaşmak zorundayız.
İnsanlığı bölüşmeliyiz!
Bugün Suriye’de yaşananlar Allah göstermesin bizim başımızda yaşandığında kendinizi göçmenlerin yerine koyun!
Empati yapın!
Hangimiz dayanabilir ki!
Onun için özellikle çocuklara hem devlet hem de vatandaş olarak elimizden gelen ne varsa yapalım.
Onları bu karda kışta açlığa ve soğuğa mahkum bırakmayalım