Küresel kabus senaryolarının senaristleri, artık yeni kir yazarları bulmak durumunda. Önceki taşeron senaristlerin yazdıkları senaryoyu sahada icra edecek kir askerleri, darbe üstüne darbe yeyince küresel leşçilerine, patronları fena kızıyor. Vaziyet bu minvale evrilince tabii ki hemen taktik değişti.

Hatta baş patron "Biz bu referandumun yasal olmadığını düşünüyoruz" demeye başladı. Referandumdan önce Davut yıldızlı bayrak gönderenler de etten önce kazana düştüklerini şimdi anlamışlardır.

Türk milleti bu coğrafyada ta ilk günden beri hep pusularla, ihanetlerle, sinsiliklerle karşılaşarak bugüne gelmiştir. Tapınak şovalyeleriyle başlayan kanalizasyon siyaseti bugün de cinsiyet değiştirmeden sürüyor.

Tabii şu da bir gerçek ki Türk milleti düşmanı iyi tanıyor. Başvurdukları metotları iyi biliyor. Yeter ki bizi idare eden akıl, tarihin aklını kendi aklına katsın.

Türkiye stratejik derinlikçi bir yumuşakla oyalanmasaydı bu bölgede daha erken ön alabilirdi. Yani Suriye devletinin yanlışlarını ilişkileri keserek değil bir şekilde teması sürdürerek izole etme yolunu benimseseydi ne Süleyman Şah türbesini kaçırma garabetini yaşardık ne de Salih Müslim gibi bıyıklı canavardan bir yardım talep ederdik.

Bütün bunlar geride kaldı. Endonezya'da profesör olmuş aklını büyük satan küçük adam da şimdi teskere aldığına göre İran'ın, Irak'ın ve Suriye'nin şimdi Türk'ün güzergahında olmasına bir mani yok. Nitekim Cumhurbaşkanı Erdoğan Erzurum'da yaptığı konuşmada Suriye ile görüşüldüğüne dönük ilk sinyali verdi.

Ben yırtına yırtına iki yıldır yazıyorum. "Suriye'nin toprak bütünlüğünü sağlamadan ne Irak'ın ne Türkiye'nin ne de İran'ın toprak bütünlüğünü sağlamak mümkün değil." diye. Netice olarak dikenli bir yol takip edilse de son tahlilde hedefe varılacak ışık göründü.

Bizim özümüzden olan Türkmenler hem Suriye'de hem de Irak'ta benliklerini kaybetmeden yaşayacaksa yaşadıkları devlet içinde bunu sağlamak hiç de imkansız değildi. Bize Batı'nın kurduğu terör tuzağı, aslında bölgede ayrışmalara vesile olarak bölgenin üç asli unsuru olan Arap, Fars ve Türk milletlerinin kendi içindeki meseleleri danışarak çözmesine değil savaşarak çözememesine zemin hazırlamak içindi.

Bu numarayı yutan ya da bu numarayı hazırlayanların yandaşı olarak ihyasını temine memur içimizdeki bizden görünümlü zebaniler, şükür ki devreden çıkarıldılar. Şayet FETÖ ve onun içimizde halen var olan atmosfer yoklayıcıları uzaklaştırılmasaydı çok değil iki yıl içinde Türkiye bölünürdü. Yani 100 yılı tamamlamadan Atatürk'ün kurduğu cumhuriyet buharlaşır, suç da "ortak karaktere dayanmadan kuruldu" denilerek Atatürk'e yüklenirdi.

Şeytandan taktik alanların şerrinden Allah'a sığınırız. Maalesef bizim coğrafyamız çok mümbit şahsiyetler yetiştirdiği gibi çok da Tapınak şövalyesi bakiyesi bakayalar barındırıyor. Bunu basını takip edenler rahatlıkla görür. Hem hükümet yanlısı gazeteler içinde hem de malum gazeteler içinde sinimlenmiş bu gizil varlık, az izanı olanlarca kolayca görülmektedir.

Her şeye rağmen işler büyük Türk milleti için artık yoluna girdi. 2023'te terör belasını aşmış, bölgesinde istikrar abidesi haline gelmiş bir Türkiye hayal değil.

Yeter ki ziyalanmış umutlar yeniden bulutlanmasın.