Hakikati konuşmak cesaret ister. Eğmeden bükmeden sadece hakikati konuşmak şahsiyetli insanların işidir. Bir haksızlığa uğranıldığı halde onu dillendirirken şahsi çıkarlarına halel gelecek diye konuşmanın belli bölümlerinde boşluklar bırakmak kurnaz Yahudi tüccar tavrından başka bir şey değildir.

Trabzonspor kongresinin mali tablosunun görüşüldüğü cumartesi günü konuşmalarında; ses sistemi, akustik evlere şenlik olsa da bir kişinin konuşmasının tümünü gerçeğin sesi olarak büyük bir dikkatle dinledim. O kişi 1967 Trabzonsporlular Derneği Başkanı Alaattin Hatayoğlu'ydu. Bu kongrede Trabzonspor için eğri odun taşımayan tek kişydi.

Ben Hatayoğlu'nun bu kongredeki değil bir önceki kongrede yani Ahmet Metin Genç'in Divan Başkanı olduğu kongredeki konuşmasını aktarmak istiyorum. Yeni konuşmasını herkes dinledi, bakalım ki Hatayoğlu yalpalamış mı?

Vallahi dümdüz konuşmuş. Dün neyse bugün de o. İşte o konuşma:

Hatayoğlu bir önceki kongredeki sözlerini şöyle ivmelendirdi: "Trabzonspor, 3 Temmuz şike sürecinde akla hayala gelmeyecek şekilde mağduriyete uğradı. Trabzonspor'un hakkını teslim etmeleri gerekenler hakkını teslim etmediğini herkes biliyor. İlk şike patladığı zaman, Aziz Yıldırım ve şike çetesi gözaltına alındıktan 1 hafta içinde düşürülecek takımlar düşürülsün ifadeleri kullanıldıktan sonra pazar günü hiç unutmuyorum o dönemin Başbakanı Edirne'deki yağlı güreş organizasyonunda şöyle bir ifade kullandı. "Şike yapmak alçaklık, şerefsizliktir. Ama kişiler ve kurumlar ayrılsın" Ben o gün dedim, kupa Trabzonspor'a gelmeyecek şikeciler affedilecek diye. Trabzonspor'un kulüp başkanı ve yöneticilerine operasyon yapıldı''

‘’Bu bir algıydı... Mahkeme sonuçlandı, Trabzonspor buradan alnının akıyla çıktı. Yargıtay kararı dediler, UEFA ayağı dediler, CAS dediler ona da başvurdular. Şike yaptıkları somut şekilde tescillendikten sonra Trabzonspor'a hala kupası verilmedi. Biz siyaset yapmıyoruz, siyaset yapanlar Trabzonspor'u bu duruma getirdi. FETÖ, Fenerbahçe'ye kumpas kursaydı, kurtaran FETÖ'cülükten yargılanıyor. Hakimde FETÖ'cü.. Bunlar ortada somut bir şekilde varken konuşmalardan neden rahatsız oluyorlar’’

‘’Şike ile ilgili Trabzonspor camiası sınıfta kaldı. Tribünlere oynanan söylemlerle, boş muhabbetler. Bizim başvuracağımız tek merci vardı yerinde zamanında CAS... Biz bu kupayı alacaksan Cumhurbaşkanının izni olmadan alamazsınız. Kupa Cumhurbaşkanının sarayındadır. Trabzonspor bir bütün olarak şikeyle mücadele yapmadı. Yaptım diyenler yalan konuşuyor. Siyasetçiler de görevini yapmadı. Hiç kimse bu şehrin hakkını aramadı. Utanmadan şike yasasına gidip destek verip oy vermeyen milletvekilleri ve bakanlarımız var. Ondan sonra biz Trabzonspor'uz " dedi.

Her kelimesine kim katılmaz? Sadece siyasete kaderini bağlayanlar değil mi? Ha şu da bir gerçek; Kılıçdaroğlu'nu seçsek kupamız gelir mi? Gelmez! Bunu bilen Trabzon, bu nedenle kupa, şike, siyaset

bermuda üçgenini devredışı bırakarak hareket ediyor.

Ama bir gün hak tecelli edecek elbet. Çünkü kimse zulümle abat olamaz. Nasıl olur, kim gerçekleştirir onu bilmem.