Doğu Akdeniz’de hidrokarbon rezervleri için herkes sahaya inmişken bizim geleceğimizi yönetmeye talip muhalefetimiz yeni doğan prematüre üyeleriyle birlikte “bu işe karışmayalım” siyasetini güdüyor. Aziz Nesin'in ifadesiyle “Dü Bakalım” demeyi marifet diye satıyor.

Tek gerekçeleri “dün şu devletle şöyleydik, bugün böyleyiz” gibi gayet sığ yaklaşımlardır.

Oysaki bir gün içinde birden çok politik adımların atıldığı iffeti olmayan dijital bir siyasi atmosferde yaşıyoruz.

Bu devirde geçerli akçe; devletlerin dostlukları çıkarlarının boyu kadardır gerçeğidir. 

İsrail, Mısır, Yunanistan, Rusya bloğu Libya'da Hafter'i destekleyerek hidrokarbon rezervlerinin Türkiye'nin kontrolünde bir paylaşıma tabi tutulmasını engellemek istiyor.

Kuzeyden gelen ve Avrupa'ya bağlanan Rus gazı ile Güney'den çıkıp yine Avrupa'ya arz edilecek gazın vanasının aynı anda Türkiye'nin elinde olmasını bugün iyi ilişkiler içinde olduğumuz Rusya niçin istesin?

Hatta ABD ve Avrupa ve de bütün düzeni düzen İsrail de böylesine enerjiyi kontrol eden bir Türkiye istemezler.

Bu sahici meseleleri değerlendirme basireti muhalefetimizde olsa, topuyla tüfeğiyle hükümetin yanında hizalanması muhalefetliğinden feragat sayılmazdı.

Muhalefetimiz “Dü Bakalım” diyerek yazgı bekçiliğinin ötesine geçemiyor.

ABD ve Avrupa devletleri de henüz kesinleşmiş bir politikada sabitlenmiş olmasalar da İsrail'in durduğu yere yakın bir limanda siyasetini demirlemiş görünüyorlar.

Irak, Suriye, Mısır, Libya, Tunus ve Cezayir hattında yalancı baharlar estirenler, kan ve gözyaşı deryasında kendi çıkarlarının gemilerini kimi zaman demirliyorlar kimi zaman da seyrusefere çıkarıyorlar.

Bu tutumlar karşısında Türkiye çoklu siyaset güderek haklı çıkarlarını korumak için her türlü atraksiyonu mübah görüyor. Bazı meselelerde karşımızda duranlarla dahi ortak çıkar alanları bağlamında görüşüyor, onları belli bir kıvama getirmeye çalışıyor.

Çok değişken politik bir düzlemde belirlenen rota ile siyasi pusula da kullanılarak menzile varılmaya gayret ediliyor.

Cumhurbaşkanı Tayyip Erdoğan iki ayda tam on altı devleti ziyaret ediyor, ortak kazanımlar bilançosuyla onları itidale çekmeyi başarmak istiyor.

Bu büyük gayretin farkında dahi olamayan güdük bir muhalefet “Dü Bakalım” demenin fevkinde bir öneri ortaya koyamıyor.

Yırtınan, tırnaklarıyla kaza kaza bir kazanım peşinde insanüstü bir çabayı bu milletin istikbali için sarf eden bir lideri böylesine zem etmek, hakikat körlüğünden başka bir şey değildir.

Eğer çıkarlarımızda iktidar ve muhalefetimizle ortaklaşamazsak ve “Dü Bakalım” demeye devam edersek yandı gülüm keten helva.