Takvimler Temmuz 2022’yi gösterirken dünyaca tanınmış üç büyük kredi derecelendirme kuruluşundan biri olan Fitch, (Diğerleri, Standard & Poor’s) ve Moody’s) 1 milyar 380 milyon TL ödenmiş sermayesiyle Türkiye’nin dünya çapında tanınan ve değerli markası olan Türk Hava Yolları A.O’nın kredi notunu B+’dan B’ye indirip, görünümü de negatif olarak teyit etmiş, buna gerekçe olarak da Türkiye’nin yeni ekonomi politikasında kredi riskinin artmasını göstermişti. THY de, KAP’’a (Kamuyu Aydınlatma Platformu) yaptığı bilgilendirmede haklı olarak bu durumun Türkiye’nin ülke notundan kaynaklı bir durum olduğunu açıklamıştı. Aradan 5 ay gibi bir zaman geçmiş ve bu kez, Moody's Investors Service, THY’nin Temel Kredi Değerlendirmesi notunu Kasım ayı sonunda CCA1’den B3’e çıkarmıştı. Bunu, Şirketin operasyonel değerlerindeki ve nakit akışındaki güçlenmeye bağlamıştı. Bu açıklamadan sonra tesadüf olmayan bir başka gelişme dikkatlerden kaçmadı ve Borsa İstanbul’da işlem gören THY hisselerinde önemli bir artış görüldü. Bu artışla Türk Hava Yolları’nın piyasa değerinin 9.78 milyar Euro’ya yükseldiği ve böylece 9.23 milyar Euro değerindeki Alman şirketi Lufthansa’dan daha değerli bir duruma geldiği ortaya çıktı.

Bütün havayolu şirketlerini ve havacılık sektöründeki tüm paydaşların Covid-19 pandemisinden etkilendiği bir gerçek. Burada önemli olan pandemi krizinden sonra hangi şirketin nasıl ve ne kadar kısa sürede toparlanarak çıkmasıydı ki, THY bunu başaran şirketlerden oldu. 2023’te 90’inci kuruluş yılını kutlayacak olan THY’den 20 yıl sonra 1953 yılında kurulan Almanların bayrak taşıyıcısı ve milli havayolu şirketi olan Deutsche Lufthansa AG, Avrupa'nın ikinci, dünyanın ise dokuzuncu büyük havayolu şirketi olma özelliğini taşırdı. Borsadaki değeri yeterli artmadığı için artık değil. Filosunda 360 uçak bulunan ve gurup bünyesinde Lufthansa, Eurowings, Sun Express (Yüzde 50), Australian, Brussels gibi havayollarını barındıran ve 100 bini aşkın personeli olan şirketin Covid-19 pandemisinden etkilenerek zor duruma girdiğini ve krizden zor çıktığını biliyoruz. Krizden çıktıktan sonra Lufthansa’nın hisselerinin artması THY gibi dinamik ve hızlı bir şirketin gerisinde kalmasını önleyemedi. THY’nin Avrupa’da ilk beşe girmesi, 2022’te ise dünyada ilk on arasında olması da, Alman şirketini geride bırakması da bir tesadüf olmasa gerek. Tüm bunlar hak edilmiş başarıdır. Bu gerçeği bize rakamlar doğruluyor. Türkiye Cumhuriyeti’nin ilk yıllarında kurulan ve 90’inci yılını kutlamaya hazırlanan göz bebeğimiz, dünya markamız (Turkish Airlines) Türk Hava Yolları’nın öyküsünü, göreve geldikten sonra çok farklı bir vizyonla ve başarılı bir yönetim anlayışıyla ve ona ayak uydurabilen başarılı ekibiyle ortaya koyan Yönetim Kurulu ve İcra Komitesi Başkanı Prof. Dr. Ahmet Bolat sosyal medyada haklı bir gururla şöyle dile getiriyor.

“20 Mayıs 1933’te kurulduğumuzda iki adet Junkers F-13, iki adet Curtiss Kingbird ve bir adet Tupolev ANT-9 tipi uçaktan oluşan 5 uçaklık gayet mütevazı bir filoya sahiptik. Toplam koltuk kapasitemiz de 28 idi. Çalışan sayısı ise 7 pilot, 1 telsizci, 8 makinist ve 8 memur olmak üzere toplamda 24 idi. Bugünse 391 uçaktan oluşan filosuyla kanatlarını 5 kıtadaki 129 ülkede 342 noktaya açmış büyük Türk Hava Yolları ailesi, 72 bin çalışanı ve milyonlarca yolcusuyla, 10 yılı aşkın bir zamandır dünyanın en çok ülkesine uçan havayolu olma başarımızı sürdürüyoruz. (….) 28 yolcu kapasitesiyle başlayan yolculuğumuzun geldiğimiz noktasında 1 milyarıncı yolcumuzu kutlamaya hazırlanıyoruz.” 90’ıncı yıla girerken çalışanlarını ve de misafirlerini mutlu etmek için büyük çaba sarf eden, dünyanın en büyük uçak üreticilerinin ve kiralayıcılarının (lessor) en önemli müşterisi olma özelliğini sürdüren ve yakın rakibini borsada ve uçak sayısında geride bırakan THY, diğer rakip şirketlerin de korkulu rüyası olmaya devam ediyor. Yolun açık olsun Türkiye’nin milli havayolu.