Türk aydınında öteden beri bir Avrupai adam olma hevesi vardır. Ecnebiler gibi "prensip sahibi", metotlu, işlerinde rasyonel olmak, belki Tanzimat’tan beri bazı Türk aydınlarının ideali hâline gelmiştir.

Kılığı, kıyafeti, hayat üslûbu, tavrı, edası ve insanlarla münasebeti bakımından bu medenî adam tipini gerçekleştirmek onlar için imandan daha elzem bir gaye oluvermiştir.

Toplumda bu insanlara "çelebi adam", "efendi adam", "dest un Monsieur" dendiği de olurdu.

Kısacası Türk aydını mükemmelce bir adamın vasıflarını Batılı adamda, Avrupai adamda arıyordu.

Peki, bunu başarabildiler mi?

"Çelebi adam", "efendi adam", tipini başaramadılar ama "dest un Monsieur" olmalarına ramak kaldı.

Değerlerinden uzak, şahsiyetini yaban ellerin elbisesiyle donatmış, dışatan hoş içten boş bir davul gibi gümbürdüyorlar.

Zamane modasına uygun olarak Batılı adam olmak iştiyakı bazı siyasilerimizde de depreşmiş. Fakat onların Batılı adam tipi mükemmel adam hayalini değil, maddi adam, dinde kararsız adam, hatta yeşil adam tipini canlandırıyor.

Büyük Hint şairi Tagore, büyük bir ısrarla, ruhçuluğu, iç hayat derinliğini, Doğunun manevi yükselme özleyişini anlatırken bu ecnebi olma merakı biraz ayıp kaçmıyor mu? Batının maddeciliği ile aceleciliği ile doymak bilmez kazanç hırsı ile sonsuz çalışma hummasıyla dünyayı nereye sürüklediğini göremiyorlar mı?

Oysaki Doğu ve Batı bir denge oluşturacak şekilde algılanırsa bir fayda verir. Şuuru kaybedercesine Batı'ya ram olmak kişilik yitiminden başka bir sonuç vermez.

Doğru davranış Maeterlinnck'in meşhur sözünde saklı. Maeterlinnck göre, her insanın beyninde bir "Doğu köşesi", bir de "Batı köşesi" bulunmaktadır. Hiçbir memleket veya insan için yüzde yüz Batılı olmak imkânı yoktur.

Yalnız beynimizin bir köşesiyle Doğuya, bir köşesiyle de Batıya bağlı değil, coğrafyamızın bir tarafıyla Doğuya, öte tarafıyla de Batıya mensubuz.

Tek taraflı bir bağlanış bizi ruhî, tarihî, coğrafî ve millî bütünümüzden mahrum eder, yarım yamalak, sakat, hayatiyetten mahrum bir varlık hâline sokar.

Son dönemlerde yazar olarak Orhan Pamuk gibilerle siyasi kimlik olarak Selin Sayet Böke'ler şuursuz Batılı tipin en tipik örnekleri olarak zikredilebilir.

Dahası da var ama mebzul örnekleri yaymayalım.

(Not: Bu yazımda Peyami Safa'nın Doğulu ve Batılı Olmak fıkrasından yararlandım)